Soğuk sokaklar, sıcacık film hikayesi!
Uzun zamandır Nişantaşı'na gitmiyorum.
Yolum da düşmüyor, aklım da devamlı erteliyor.
Eh nihayet.
Havada soğuk.
Hafta içi çok çalıştım, aklım yorgun.
Giyiniyorum sıkıca, evden metroya yürüyorum, metroya biniş ve Osmanbey'de iniş.
Çok hızlı yürürüm ben, çok hızlı alışveriş ederim ben, her şey hızlı.
Yavaş hiçbir şeye ve yavaş hiçbir insana tahammülüm yok.
Hep hızlıyım, sanki hep acelem var.
Kimi zaman kendimi tembihlerim ben, bugün de o günlerden biri.
İhtiyaç halinde, kendime tembih edilir.
Her zaman, tam olarak ve elimde olmayan tembihlere aykırı hareket ederim.
Bugün gün değil ama.
Funda.
Yavaş ol, yavaş yürü, aklına gelen tüm mağazalara gir çık, her şeyi elle, dokun, etiketleri evir
çevir bak.
Her yerde kimi gerçek, kimi yalan, kimi gerçek olsa ne olur yılbaşı indirimleri var.
Nişantaşı’nda ışıklandırma yapılmış, vitrinlerde Noel ağaçları yanıp sönüyor.
Her yer kırmızı sanki
Öylece üşüyerek, kendime sarılarak yürüyorum.
Bir alışveriş merkezinin kapısına geliyorum, içeriye girmeye niyetli değilim, ben sokaklarda
dolaşmaya geldim.
Aaa bir bakıyorum kendi sinemalarında oynayan filmlerin afişleri var.
Hiçbir fikrim yok ve ilk defa görüyorum, bir film var
ÜZGÜNÜM BEBEĞİM.
Sinemaya gitmeye bayılırım.
Kışın daha çok bayılırım.
Yalnız sinemaya gitmeye daha daha bayılırım.
Sinemaya giriyorum, ama biletler çok pahalı.
Filmin hikayesi şöyle.
Üniversite öğrencisi Agnes'in cinsel tacize uğraması ve bu travma ile yaşamasının hikayesi
anlatılıyor.
Agnes öğrenci, tezini hazırlıyor ve danışmanı Preston'a teslim ediyor.
Preston bir gece yarısı mesaj yazıyor ve "olağanüstü bir iş çıkarmışsın" diyor.
Ertesi günü Agnes hocasının odasına gidiyor ve tezini konuşuyor.
Hoca çok ilgili, övgüler yağdırıyor, eski eşinin işi çıktığından çocuğuna bakmak zorunda
olduğunu evde kalacağını söylüyor.
O arada kitap tavsiye ediyor falan.
Ve sonra, bir daha ki buluşma için adam evinde randevu veriyor.
Agnes gidiyor, gece yarısı evden çıkıyor ve çok üzgün ve çok şaşkındır.
Yaşadıklarını arkadaşına anlatıyor.
Hocası ile film izliyor, öpüşüyorlar, kız bundan hiç hoşlanmıyor, istemiyorum demesine
rağmen hocası tecavüz ediyor.
Sonrası inanılmaz.
Hoca ertesi günü okulda yok, tayinini istemiş ve ortadan kaybolmuştur.
Agnes derin yaralar içinde kalıyor ve onun için acılı bir travma süreci başlıyor.
Agnes.
Doktora gidiyor, resmi makamlara derdini anlatıyor, okul yönetimine gidiyor.
Ne gittiği doktor ne de üniversitesi olan biteni dert ediyor, normalmiş gibi tuhaf sorularla
geçiştirmeye savsaklamaya çalışıyorlar.
"Tecavüzcü buradan gitti konu üniversitenin dışına çıktı" gibi, Agnes'in travma tahribatını
artırıyorlar.
Hikaye akıyor.
Bu arada, Agnes travması ile yaşarken sokakta bir yavru kedi buluyor.
Nasılsın diye soranlara, "evde kedim var" diye cevap veriyor.
Daha yazmayayım.
Gidip görmelisiniz bence.
Cinsel saldırı, bir kadının ruhunda nasıl kanayan yaralar bırakıyor.
Bütün bu hikaye, meseleyi şahane anlatan gerçekçi bir hikaye olmuş.
Soğuk Nişantaşı sokaklarındaki gezim, sıcacık bir film hikayesi ile bitti.
Kadın olarak izlediğiniz de, kadın kadına sarılma duygusu ile salondan ayrılırsınız.
İyi ki yavaşlamışım bugün.