İstanbul
Açık
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DEAŞ sahneye sürüldü, saat Türkiye’ye karşı kuruluyor

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Ortadoğu’da bazı aktörler vardır; kriz bitti sanıldığında sahneye çıkar, çözüm ihtimali belirdiğinde tetik çekilir. DEAŞ, tam da bu iş için kullanılan karanlık bir aparat hâline geldi. YPG’nin Şam’a entegrasyonu için verilen sürenin sonuna yaklaşılırken, iki ABD askerinin öldüğü DEAŞ saldırısı bu nedenle bir “güvenlik zafiyeti” değil, tanıdık bir siyasi müdahaledir.

Bu saldırı, bir örgütün eyleminden çok, bir sürecin sabote edilmesidir.

DEAŞ NE ZAMAN GEREKİRSE O ZAMAN DİRİLİYOR

YPG’nin Şam’la entegrasyonu konuşulurken DEAŞ’ın yeniden sahne alması tesadüf değildir. Suriye sahasında her kritik eşikte, DEAŞ bir hayalet gibi dolaşıma sokulur. Çünkü DEAŞ demek, YPG’nin vazgeçilmezliği demektir. “DEAŞ’la mücadele” etiketi, YPG’nin silahlı varlığını meşrulaştırmanın en ucuz ve en etkili yoludur.

Bu yüzden DEAŞ, bitirilmesi gereken bir tehditten çok, gerektiğinde canlandırılan bir argümana dönüşmüştür.

ABD DEVRİYESİ FIRAT’I GEÇTİ: MESAJ KİMEYDİ?

Saldırının hemen ardından ABD devriyelerinin ilk kez Fırat’ın doğusundan batısına geçerek Şam kontrolündeki Deyrizor’a girmesi, askeri olmaktan çok siyasî bir hamledir. Bu adım, “oyunun dışında kalmam” mesajıdır.

Washington, sahadaki kartların yeniden dağıtılmasına izin vermeyeceğini, YPG’siz bir denkleme razı olmadığını bu devriye ile ilan etmiştir.

İSRAİL–YPG HATTI VE DEAŞ ÜZERİNDEN KURULAN SABOTAJ

Bu tabloda İsrail–YPG iş birliğini dışarıda tutmak mümkün değil. DEAŞ’ın hortlatılmasıyla Türkiye’nin “Terörsüz Türkiye” vizyonu hedef alınırken, Suriye’nin fiilî olarak parçalanmasının önü açılmak isteniyor.

DEAŞ burada bir amaç değil; Türkiye’yi oyalayan, Şam’ı zayıflatan, YPG’yi vazgeçilmez kılan bir jeopolitik kaldıraçtır.

“HER YERDE SAVAŞIRIZ” SÖZÜ ENTEGRASYONUN İTİRAFIDIR

YPG’nin saldırı sonrası yaptığı “Suriye’nin her yerinde savaşmaya hazırız” açıklaması, entegrasyon sürecinin samimiyetini ele veren bir cümledir. Entegrasyon konuşulurken verilen bu mesaj, niyetin silah bırakmak değil, silahla pazarlık yapmak olduğunu gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın uyarısı bu yüzden net ve yerindedir: YPG, DEAŞ bahanesiyle süreci uzatmamalıdır. Çünkü uzatılan her gün, fiilî özerkliğin tahkim edilmesi demektir.

 

MAZLUM ABDİ’NİN CÜMLE ARALARI

Mazlum Abdi’nin “10 Mart Mutabakatı’na uymaya çalışacağız dedik ama bitireceğiz demedik” sözleri, sahadaki taktiği açıkça ele veriyor. Bu bir entegrasyon takvimi değil, zaman kazanma planıdır.

Özerklik talebi masadan kalkmış değildir; sadece daha yumuşak kelimelerle gizlenmektedir.

ÜNİFORMA DEĞİŞSİN GÜÇ DEĞİŞMESİN

Abdullah Öcalan’ın “Entegrasyon asimilasyon değildir” vurgusu da bu çizginin ideolojik tamamlayıcısıdır. YPG’nin dağıtılmasına mesafeli durulması, petrol ve doğal kaynakların tamamen Şam’a devrine itiraz edilmesi, entegrasyonun sınırlarını çizer:

Devlet birleşsin ama silahlı yapı yerinde kalsın.

Bu, entegrasyon değil; adını değiştirmiş bir özerklik projesidir.

TÜRKİYE İÇİN ASIL TEHLİKE VAKİT

Bugün en büyük risk, masadaki belirsizlik değil; sahadaki alışkanlıklardır. Zaman uzadıkça YPG normalleşiyor, DEAŞ tehdidi kalıcılaşıyor, Suriye’nin bölünmüşlüğü olağanlaşıyor.

Ve zaman, bu tabloda yalnızca Türkiye’nin aleyhine işliyor.

BU OYUN BİR KEZ DAHA KURULUYOR

Ortadoğu’da saat, her zaman aynı aktörler için çalışır. DEAŞ, düğmeye basıldığında ortaya çıkar; YPG, “mücadele ortağı” ilan edilir; Suriye, parçalı hâlini korur.

Türkiye için mesele artık entegrasyonun adı değil, sonucudur. Silah bırakılmadan, yapı dağıtılmadan, kaynaklar merkezî devlete devredilmeden yapılan her entegrasyon, sadece krizi ertelemek anlamına gelir.

Ve ertelenen her kriz, bir sonraki DEAŞ saldırısının zemini anlamına gelir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...