İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Güzel mesajlar

YAYINLAMA:

Günlük yaşamda iletişimi yönetmede temel bir duruş olarak “ben” ve “sen” ayrımında nerede olduğumuz sonucu belirliyor. İletişim sürecinde çoğunlukla “ben”i tercih etmek beden dilini, “sen” yahut “biz”i tercih etmek ise ruh dilini temsil eder. Şöyle ki: Günümüzde insanların çoğu tüm iletişimlerinde “ben” odaklı bir duruş, beklenti, ihtiyaç ve yönelme içinde oluyor. Yani kendilerinden kaynaklanan argümanları, beklentileri, ihtiyaçları öne çıkarıyorlar. Kısacası salt kendi gerçekleri üzerinden hareket ediyorlar. Muhatabı dinlemiyor, yok sayıyor ve bu şekilde muhatabı kaybediyorlar. Sonuçta başarısız bir iletişimle karşılaşılıyor. Daha da önemlisi, muhatabın davranışını, mesajını, bilgisini, davranışındaki şiddeti esas alıp kendilerini unutabiliyorlar. Ve sadece muhatabın durumuna göre bir karşılık verme eğiliminde olunabiliyor. Diğer bir ifadeyle kendi davranış ve iletişim kaliteleri sadece muhataptan gelen davranışa göre belirleniyor. Bu da iletişimin yönetilmesini engelliyor.

Bir örnek verelim: Beyefendi eşiyle kendi annesi hakkında konuşuyor. Hafif yollu eleştiriyor eşini. Diyor ki: “Annemle daha iyi anlaşmalısın. Onun ne dediğine çok bakma. Zaten yaşlı.” Eşinin cevabı şu: “Tamam ama ben artık dayanamıyorum. O söyleyecek, ben de hep susacağım, olmaz ki, o bağırıyorsa bil ki ben de bağıracağım ve kendimi savunacağım…”

Bir insan, karşısındakinin davranışını baz alıp tamamen reaktif bir karşılık veriyorsa, orada iletişim kazaları kaçınılmazdır. Yani size yönelen davranışın aynısını siz de yapıyorsanız sıkıntı büyüyerek devam eder.

İletişimi yönetebilmek için siz, size yakışanı tercih etmelisiniz. Size yönelen davranış ters bile olsa bu davranış, sizi yoldan çıkarmamalı ve sizi de kusurlu bir iletişime itmemeli. Bir duvar düşünün. Topu atıyorsunuz duvara ve top attığınız hızda geri dönüyor. Yani siz, hangi şiddette topu atıyorsanız, duvar o şiddette karşılık veriyor.

Lütfen iletişim sırasında duvar olmayalım. Size gelen iletişim mesajını aynısıyla geri göndermeyin. Size gelen saldırıya aynısıyla cevap vermeyelim. O zaman muhataptan farkınız kalmaz. İletişimi ve ilişkiyi yönetmeyi deneyin. Onun gibi olmamaya, düzeyinizi düşürmemeye ve en önemlisi, gelen mesaj ne olursa olsun siz kendiniz gibi olmaya özen gösterin. Gelen mesajı açın, yumuşatın, dinlendirin ve sorun çıkmayacak ama çözüm oluşturacak şekilde geriye dönüşünüzü yapın. Öyle sıradan bir duvar olmayın iletişim ortamında. Öyle bir duvar olun ki, gelen topu (mesajı) içinize kadar alın, bazen geliş şiddetinden çok daha yumuşak, bazen de daha kuvvetli olabilsin mesajınız.

Muhatabınızın davranışı, mesajı, duruşu değil, sizin duruşunuz, davranışınız belirleyici olsun iletişiminizde. Muhatabınızın olumsuz enerjisinin sizin olumlu enerjinizi yok etmesine izin vermeyin. Böylece içinde bulunduğunuz etkileşim ve iletişim ortamında belirleyici olun. Ve şartlar ne olursa olsun “kötü” olana karşı “iyi” olma cesaretini gösterin. Gösterin ki, sizden çevreye yayılan sözlü ya da sözsüz mesajlar güzel olsun ve yolculuğu daha da güzelleştirsin.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...