İstanbul
Açık
4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

Ne mutlu Türkiye’ye!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

“Tekrar hayırlı olsun. Allah güle güle oturmayı nasip etsin.”“Allah razı olsun, annene selam ederim, ellerinden öperim. Senin gibi evlat yetiştirmiş… Ne mutlu Türkiye’ye!”

6 Şubat depreminin üzerinden neredeyse üç yıl geçecek; acımız tabii ki hâlâ çok taze. Yaşadığımız felaketin büyüklüğü ve bıraktığı hasar hepimizin malumu.

Depremin henüz üçüncü gününde bölgeye ulaşabildiğimizde, karşılaştığımız yıkım kelimelerle anlatılamayacak kadar korkunçtu. Her enkazın başında onlarca insan ve iş makinesi hiç durmadan çalışıyordu. Devlet, millet ve sivil toplum kuruluşları; gece gündüz demeden, el ele vererek günlerce ter döktü. 296. saatte, yani 12. günde bile enkaz altından sağ çıkanlar oldu. Dile kolay; tam 11 ilimiz aynı anda yıkıma uğradı, yaşanamaz hale geldi.

455 BİN KONUT TAMAM!

Yıkım o kadar büyüktü ki, bölgeyi bilenler bırakın yeni binalar inşa etmeyi, enkazın kaldırılmasının bile yıllar süreceğini konuşuyordu. Ancak beklenenin aksine; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatları ve Bakan Murat Kurum’un kararlı çalışmalarıyla kısa sürede konteyner kentler kuruldu, enkazlar temizlendi. Zemin analizleri, inşaat ihaleleri ve altyapı çalışmaları 11 ilde eş zamanlı olarak, hızla hayata geçirildi.

Aradan henüz üç yıl geçmeden "asrın felaketi", "asrın inşasına" dönüştü. Üzüntü gözyaşları yerini sevinç gözyaşlarına; evini kaybetme acısı ise yeni yuvasına kavuşma heyecanına bırakmış durumda. Yaz-kış, yağmur-çamur demeden yürütülen çalışmalarla tam 455 bin konut tamamlandı. Bu başarı, taraflı tarafsız her kesimin takdirini topladı.

ANADOLU İRFANI...

Bu yazıyı kaleme almama vesile olan asıl mesele "Anadolu İrfanı" dediğimiz o yüce değer.

Geçtiğimiz günlerde Bakan Kurum, depremde evi yıkılan ve TOKİ tarafından yeni evi teslim edilen bir aileyi ziyarete gitti. Evden ayrılırken, aile büyüğünün elini öptü ve aralarında o etkileyici diyalog geçti:

Kurum: “Tekrar hayırlı olsun. Allah güle güle oturmayı nasip etsin.” Teyzemiz: “Allah razı olsun, annene minnettarım. Ona selam ederim, ellerinden öperim. Senin gibi bir evlat yetiştirmiş. Ne mutlu Türkiye’ye!”

Anadolu irfanı; birtakım sığ tartışmaların içinde boğulmak değil, mazlumun duasını alabilmek. Büyüklerin elini öpmek, onlar yuvasına kavuşmadan huzur bulamamak ve gece gündüz çalışarak insanlara “Ne mutlu Türkiye’ye” dedirtebilmek.

VARSIN "ŞANTİYE ŞEFİ" DESİNLER

Bu milletin Bakan Kurum'a ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ne kadar güvendiği; "Yüzyılın Konut Projesi"ne yapılan 5 milyon 242 bin başvuruyla her seferinde olduğu gibi, bir kez daha tescillendi. İnsanlar artık onları siyasi bir figürden öte, aileden biri olarak görüyor.

Bakan Kurum; deprem bölgesindeki büyüklerin evladı, küçüklerin "Murat Amca"sı, gençlerin "Murat Ağabeyi" oldu.

Bu sevgiyi çekemeyen kimilerinin “Şantiye Şefi” benzetmesi aslında bir rütbedir.

Bu aziz millet için bir şantiye şefi gibi tozun, toprağın içinde ter dökmek; konforlu koltuklarda sadece laf üretmekten çok daha kıymetlidir.

Nitekim MHP Lideri Devlet Bahçeli, Hatay'daki tarihi törende bu muazzam gayreti şu sözlerle mühürlemiştir:

"Günümüzün Süleyman'ı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, günümüzün Sinan'ı Murat Kurum Bey Çevre Bakanımızdır." 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...