Yeni yıl dileğim: Çocuklar ölmesin
Dilemekle olmaz;
Yeni yılın tüm dünyada huzurun, barışın hâkim olduğu, insanların ve özellikle de çocukların ölmediği bir yıl olmasını diliyorum. Ailenizle ve dostlarınızla mutlu, huzurlu, sağlıklı bir yıl geçirmenizi temenni ediyorum.
Ancak dileğim sadece kişisel bir huzurdan ibaret değil. Filistin’de, Suriye’de, Ukrayna’da, Arakan’da ve dünyanın dört bir yanında, savaştan ya da açlıktan; hiçbir sebeple çocukların, kadınların, yaşlıların ölmediği, tüm canlıların huzur içinde yaşayacağı bir dünya hayal ediyorum.
DOST KALALIM
Dünya, tüm devletlerin dostça yaşayabileceği kadar büyük ve kaynakları herkese yeterli. Ancak bu bolluğu eşit şekilde dağıtacak olan adil bir düzen maalesef yok. Aksine, dünyada kural basit: "Güçlü olan hep haklı."
Küresel sistemin bazı aktörleri, sivil toplum kuruluşları ve ana akım medya; güçlü taraf bir haksızlık yaptığında sadece sessiz kalmakla yetinmiyor, aynı zamanda bu zulmün maşası olmayı tercih ediyorlar. Bu çarka çomak sokan ülkeler darbelerle, STK’lar iftiralarla, medya kuruluşları ise reklam ambargolarıyla terbiye edilmeye çalışılıyor.
SIRA SİZE DE GELECEK: MAZLUMUN ÇIĞLIĞI
Emperyalizmin savaşmak için her zaman bir bahanesi var. Kimi zaman bir mehdi beklentisi, kimi zaman nükleer silah yalanı, bazen şüpheli bir uçak kazası, bazen de süslü bir "özgürlük" vaadi… Nedense bu bahanelerin üretildiği ülkelerden hep elmas, bol miktarda petrol ve şimdilerde de nadir elementler çıkıyor.
Bakın; Ukrayna ile Rusya savaşıyor, o nadir elementleri Amerika alıyor. Azerbaycan ile Ermenistan savaşıyor, Zengezur Koridorunu 99 yıllığına işletme hayalini yine Amerika kuruyor.
Bir de bahaneye bile gerek duymadan Filistin’i yerle bir eden Siyonist Netanyahu gerçeği var. Ve ona ses çıkaramayan, çığlıkları duymayan, mazlumların açlıktan ölmesini izleyen bir dünya…
ZULÜMLE ABAD OLUNMAZ
Tarih, zulümle abad olmaya çalışanların ibretlik sonlarıyla doludur.
Hitler; İkinci Dünya Savaşı’nda 11 milyon insanı öldürdü, dünyaya büyük acılar yaşattı. Sonu, eşiyle birlikte bir tünelde intihar etmek oldu.
Mao; 20 milyonu açlıktan, 5 milyonu asarak öldürdü. Sonu Parkinson hastalığıyla, titreye titreye can vermek oldu.
Mussolini; Avrupa’nın faşist lideri, 400 bin insanın kanına girdi. Sonu kurşuna dizilmek oldu, cesedi Loreto Meydanı’nda ayaklarından asılarak teşhir edildi.
Ve Netanyahu; hakkında yolsuzluk davaları sürerken, koltuğunu korumak uğruna 2 yılda 20 bini çocuk, 1.700’ü sağlık çalışanı, 250’den fazlası basın mensubu olmak üzere on binlerce insanı şehit etti. Onun da sonunu yaşayıp göreceğiz.
MAZLUMUN SESİ VE "TÜRK BEKLENENDİR"
Zulmün başladığı ilk günden beri tüm platformlarda, gittiği her ülkede bu vahşeti haykıran tek bir lider var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Sadece Filistin’de İsrail’e karşı değil; Ukrayna’da Rusya’ya, Azerbaycan’da Ermenistan’a, yeri geldiğinde müttefikimiz Amerika’ya karşı her zaman mazlumun yanında, haksızın karşısında durdu.
Türk, tarih boyunca "beklenen" olmuştur. Nitekim Trump, Netanyahu görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, ateşkes sürecine katkısından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etti. Bölgede bir barış gücü kurulacaksa bunun Türkiyesiz olamayacağını işaret etti. Olası krizlerde Erdoğan’ın ikili ilişkilerine güvendiğini belirtti.
Çünkü askerimizin gittiği her yere barış gelir. Bunu yakın zamanda Libya’da, Suriye’de gördük. Şimdi sadece diplomatik gücümüzle değil, savunma sanayimizdeki atılımlarımızla da caydırıcılığımız katlanarak artıyor.
ZORA TALİP OLMAK: 1 OCAK’TA GALATA’DAYIZ
Dünya kamuoyu, İsrail’in soykırımını ancak cesur savaş muhabirlerinin ve vicdanlı sağlıkçıların şahadetiyle fark edebildi. Aktivistlerin "Sumud Filosu" ve sonrasında "Özgürlük Filosu" gibi girişimleri, baskı oluşturarak ateşkes ve barış gücü söylemlerini masaya getirdi.
Ancak Gazze’nin yüzde 80’i yıkılmış durumda. Gıda girişine sınırlamalar sürüyor. Havalar soğuk; bebekler gıdasızlıktan ve soğuktan ölmeye devam ediyor. Sürecin hızlanması için Gazze’yi her alanda, her fırsatta dile getirmek zorundayız.
İşte bu şuurla, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, 1 Ocak sabahı Galata Köprüsünde "Şehitlerimize Rahmet, Filistin'e Destek, İsrail'e Lanet" demek için herkesi Milli İrade Platformu’nun düzenlediği yürüyüşe davet etti. Geçtiğimiz yıl meydanlara sığmayan o mahşeri kalabalığın, bu yıl daha da güçlü bir katılımla orada olması bekleniyor.
Yorulmadan yatmak Müslümana yakışmaz.
Bilal Erdoğan’ı; TÜGVA ile zamanın ruhunu okuyan, medeniyetini tanıyan gençler yetiştirirken; İlim Yayma Vakfı ile öğrencilere maddi manevi destek olurken; Okçular Vakfı ile ecdat yadigarı sporları yaşatırken gördük. Bugün de Gazze’deki soykırım karşısında ümmeti harekete geçirmek, sokaklarda mazlumun gür sesi olmak için çabaladığına şahitlik ediyoruz.
Allah yar ve yardımcınız olsun…