İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TATLISES Mİ YALANCI, DNA MI?

YAYINLAMA:

Ülkede bombalar patlıyor, PKK’sı DAEŞ’i, sınır güvenliği derken konu mu bulamadın diyeceksiniz belki ama. Yapacak birşeyim yok. Aklıma takıldı bir kez. Konu Dilan Çıtak ile İbrahim Tatlıses arasındaki babalık durumu. Konu 1988 yılına dayanıyor. Tatlıses o tarihte “Kara Zindan” filmini çekiyor. İddiaya göre Tatlıses reji asistanlığı yapan Dilan Çıtak’ın annesi Işıl Çıtak’ı Ankara’da oteline davet ediyor ve birlikte oluyor. Bu birliktelikten de Işıl hanım hamile kalıyor. Buraya kadar herşey normal görünüyor. (Ne kadar normal sayılırsa) Ne öğrenmiş olduk, Ünlü yıldız o dönemde “Uçana, kaçana” durumundaymış. Ve 8 Şubat 1990’da kucağında bebeğiyle mahkemeye giden Işıl Çıtak, İbrahim Tatlıses’e babalık davası açıyor. Işıl hanım, tanık olarak da şarkıcı Emrah’ı gösteriyor. (Emrah’ın da çok benzer bir durum yaşamış olması ilahi bir tesadüf olsa gerek)

Hikaye buraya kadar da, anlaşılabilir. Ama bundan sonrası?

Bu davada İbrahim Tatlıses’e doku testi yapılıyor. Yani yüzde 99,9 oranında DNA’lar karşılaştırılıyor. 2 yıl süren dava sonucunda Tatlıses’in Dilan Çıtak’ın babası olmadığı ortaya çıkıyor. Kararı Yargıtay da onaylıyor. DNA inceleme sonuçlarının değiştirilmiş olabileceği iddiaları kaynayıp gidiyor. O dönem Tatlıses’in avukatlığını yapan Şevket Küçük, “DNA testi yapıldı ve bebeğin Tatlıses’e ait olmadığı ortaya çıktı, mahkeme kayıtlarında bunlar var” diyor. 
 Ve geçen ay, Tatlıses birden bire Dilan Çıtak’ın kızı olduğunu açıkladı. Çocuklarının arasında onu da saydı. Üstelik anladığım kadarıyla Dilan Çıtak’ın yapımcısı da oldu. Şimdi soru geliyor. Ya İbrahim Tatlıses, bir reklam oyunu yaparak Dilan Çıtak’ın kızı olduğu yönünde yalan söylüyor, ya da o yıllarda yapılan DNA testinde gerçekten pis bir numara vardı. Beynim böylesi bir DNA düzmecesinin zor olduğunu söylese de bu ülkedeki hayata dair tecrübelerim bana “Acaba?” sorusunu tekrarlatıp duruyor.

Türkiye’yi kim yönetir?

20 yıl kadar önce Çetin Altan’dan dinlemiştim. Ağzı dolu dolu konuşurdu bilirsiniz. Dinleyiciler için de takibi çok zordu. Çünkü aynı anda 5 konu birden anlatırdı. Zeki olmayan biri takip edemezdi. Böyle konuşmaktan zevk alıyor diye düşünürdüm hep. Geçmiş hızlı dönemlerinde Çetin Altan’ın aklına bir soru takılmış: “Bu Türkiye’yi kim yönetiyor” diye. Düşünmüş, düşünmüş bir sonuca varamamış. Sonunda sormaya karar vermiş. Pekiyi kime soracak? O sırada bir ortamda İstanbul Vali’sini görmüş. “Vali bey” demiş, “Bu Türkiye’yi kim yönetir?” Vali bey gülmüş. ‘Çetin bey, siz kimin aleyhine yazamıyorsanız, o yönetir.” Çetin Altan da aradığı cevabı bulmuş. “Ben Genelkurmay Başkanı ve gazete patronum aleyhine yazamıyorum. Demek ki onlar yönetiyor” demiş. Sizce, şimdi Türkiye’yi kim yönetiyor? -))

Aslan payı

Aslan, eşek ve tilki birlikte avlanmaya çıkmışlardı. Her ne avlarlarsa, aralarında pay edeceklerdi. Anlaşmanın şartlarına da hepsi uyacaktı. Kocaman besili bir geyik ele geçirdiler, aslan pay etme işini eşeğe verdi. Eşek düşündü, taşındı, anırdı ve bin bir güçlükle geyiği üç eşit parçaya ayırdı. Aslan eşeğin kendisine layık gördüğü parçaya o kadar sinirlendi ki, zavallı eşeğin üzerine atıldı ve onu parça parça etti. Sonra pay etme işini tilkiye verdi. Tilki eşeğin başına gelenlerden o kadar korktu ki, en ufak parçayı kendisine ayırarak, gerisini aslana bıraktı. Aslan tilkinin bu hareketi karşısın da çok memnun oldu. Yanına yaklaşıp, başını sıvazladı. “Bu terbiye ve nezaketi nereden öğrendin akıllı tilki?”

Tilki,”size hakikati söyleyeceğim, efendim” diye cevap verdi.

“Bu terbiyeyi, şurada yatan cansız eşekten aldım.”

* La Fontaine

Erkekler neden sakal bırakır?

Bazılarımız sakal bırakmayı seviyor. Belki daha iyi göründüğümüzü düşünüyoruz. Belki daha olgun. Belki de tembeliz, traş olmaya üşeniyoruz. Northumbria Üniversitesi’nden Tamsin Saxton’a göre kadınların dikkatini çekmek temel neden olsa da açıklamak bu kadar kolay değil. Çünkü erkekler ne düşünürlerse düşünsünler kadınlar sakala çok ilgi göstermiyor. Bazı araştırmalarda az miktarda kadının sakaldan hoşlandığı görülse de, çoğunluğu temiz ve tıraşlı yüzleri tercih ediyormuş. Araştırmacılar bu nedenle cevabın ikinci tür cins seçiminde saklı olabileceğini düşünüyor. Üremek için sadece çekici olmak yetmiyor.

Çiftleşme olanağı için hem cinslerimizle de yarışmamız gerekiyor. Fazla göz önünde olmayan, arkalarda duran utangaç erkeğin diğerlerine karşı pek şansı olmadığını tahmin edilebilirsiniz. İşte sakalın böyle bir işlevi olabilceği zannediliyor. Bazı araştırmalar kadınların sakallı erkeği daha yaşlı, daha güçlü ve daha saldırgan gördüğünü ortaya koyuyor. Yani biz zavallı erkekler suratımızdaki bir avuç kıl ile birden bire dominant oluyoruz anlayacağınız. Ayrıca bazı veriler bekar erkek sayısının bekar kadın sayısından çok daha fazla olduğu dönemlerde sakal ve bıyığın popüler hale geldiğini gösteriyor. Benzer durum ses konusunda da aynı. Kadınlar ortalamanın üzerinde kalın sesli erkekleri daha çekici buluyormuş. Ama en kalını ve en incesi değil tabii.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...