İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EY TRUMP! GELDİYSEN ÜÇ DEFA...

YAYINLAMA:

Ruh çağırma seansları vardır. Çoğu zaman karikatürize edilir. Ey ruh der seansı yöneten kişi. Geldiysen üç defa tıkla. İşimiz ruhlarla, ama gaipten gelip kayıp mücevherlerin yerini söyleyecek olanlarla değil. Kaybolan ruhlar ve yerlerine gelecek yenileriyle ilgili. Eski zamanlarda eski bir kıtadan yeni bir kıtaya insanlar gitti. Amaçları yeni bir dünya kurmaktı. Kıtanın adı Amerika, ülkenin adı da Amerika Birleşik Devletleri oldu. Öyle uçsuz bucaksız bir ülkeydi ki bir süre dünyanın geri kalanıyla irtibat içinde olmasına gerek kalmadı. Adeta kendi içinde bir ada idi. Zaman geçti ve bu koca kıta yeni sakinlerine yetmemeye başladı. Sonra kıtaya toplaşan insanlar tüm dünyaya erişmek istedi. Bazen savaş, bazen ticaret derken Amerika dünyayı keşfetti.

Türkiye’de 1800’lerin ikinci yarısında kurulan Amerikan kolejleri bunun güzel örneğidir. Artık Amerika dünyaya söyleyecek bir sözü olduğunu düşünen ülkedir. Tek bir askeri birlik olmadan kalpleri fetheder. İyi okullar açıp güzel bir teşkilat kurar. 1900’lerde başlayacak Amerikan asrı için atılan tohumlardır bunlar. İkinci Dünya Savaşı gelir çatar. Amerika’nın dünyaya askerlerini yaydığı savaştır. Dünyanın birçok ülkesinde Amerikan askeri varlığının arttığı yıllardır. Türkiye, ilk Amerikan liselerinin kurulmasından yüz yıl kadar sonra Amerikan askerleriyle tanışır: İncirlik’ten bahsediyorum.

Sonra askerlerin rahatsızlık verici görüntüsünü fark edip sivil bir program başlar: Barış Gönüllüleri... Dünyanın gördüğü en sağlam kamu diplomasisi hareketlerinden biridir. Genç Amerikalılar kısa sayılmayacak süre için Türkiye dahil birçok ülkeye geliyorlar ve burada gönüllü çalışmalarda bulunuyorlar. Neo-misyonerlik denilebilecek bu programın Amerika’nın işine ne kadar çok yaradığını söylemeyeceğim. Zaten tahmin edersiniz.

Burada asıl dikkat çekmek istediğim, Amerikan aklının yumuşak gücü, kamu diplomasisini kullanarak topluma nasıl nüfuz ettiği... Zaman değişiyor ve Barış Gönüllüleri Türkiye’den çekiliyor. Geride hatıralarını yazdıkları kitaplar kalıyor. Bunlardan biri: Küçük Bir Anahtar Büyük Kapılar Açar. 2011 yılında Barış Gönüllüleri’nin 50. Yılına adanmış bir hatıra kitabı. Sonra Amerika, bu fikrinden vazgeçer ve barış gönüllüleri yerine savaş gönüllüleri gönderir. Dünyanın dört bir yanına hem de...

Savaş gönüllüleri gönderirken Amerika kendi ülkesini de ihmal etmiyor. Bu yazının şimdiye kadar olan kısımlarında adında barış geçen ne varsa yok etmeye kararlı bir adamı başkanlığın yamacına taşıyor. Trump, Amerikan aklının geliştirdiği tüm enstrümanları yok ediyor. Tek bir kişi yeni dünyayı ve değerlerini değiştirebilir mi? Mümkün.

Belki de yeni dünya değişmeye çoktan karar vermiş ve bunu seslendirecek sözcüye ihtiyaç duyuyordur. Trump’ın sesi sadece İncil kemeri denilen muhafazakar eyaletlerde değil dünyanın her köşesinde yankılanıyor. Robert Kolej’de, İncirlik Üssü’nde ve Barış Gönüllülerinin hatıralarının üzerinde... Yeni Amerikan ruhu, kendine bulduğu vücut ile adım adım geliyor. Donald Trump başkan olamasa bile ruhu aramızda geziniyor olacak.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...