İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BEETHOVEN, ERKAN YOLAÇ VE NEŞEYE ÖVGÜ

YAYINLAMA:

Televizyonun eski zamanlarında Erkan Yolaç vardı. Stüdyo programlarının öncülerinden, evlerin neşelerinden. Teknik imkanlar kısıtlı olduğu için sunucu mahareti önemliydi. Erkan Yolaç da becerikli sunuculardan biriydi. Evet hayır yarışmasını sunardı. Yaşı müsait olanlar için eskiyi yad etmek olsun yeni kuşaklar için de malumat. Stüdyoda yanına çağırdığı konuğuna sorular sorardı Erkan Yolaç. İstediğiniz cevabı verebilirsiniz. Lakin iki kelime yasaklıydı. Evet ya da hayır dediğiniz zaman Mehter Marşı’yla davet ettiği misafirini İzmir Marşı ile gönderirdi. İddialıydı programda. Kendinden emin kişilere kısa süre içinde bu iki kelimeden birini söyletirdi.

Aslında güvendiği şeyin kelime haznemizin darlığı olduğunu sonralardan fark ettim. Hayatımız evet ve hayır etrafında dönüyor. Belki, bilmiyorum, hiç düşünmedim, kararsızım... Bunları nedense hiç kullanmayız. Varsa yoksa evet, hayır... Netlik desek o da değil. Çünkü ne evetler evete, ne hayırlar hayıra benziyor. Mehter Marşı’yla kasılarak geldiğimiz sahneden İzmir Marşı ile kolayca iniveriyoruz bu nedenle. Erkan Yolaç bu formatı (format diyeceğiz evet-hayıra, şimdiki jargon böyle) BBC’den almış. Orada pek tutmamış ama Mehter ve İzmir Marşı’nın kerameti olsa gerek bizde çok sevildi. Şimdi onun maharetine Acun sahip diyelim konuyu uzatmadan...

BBC’nin memleketi olan Britanya bir evet hayır yarışması oynadı evvelsi gün. Avrupa Birliği’nden ayrılalım mı kalalım mı? Evet dese de kaybedecekti, hayır dese de... İkisinin de artıları eksileri vardı ama İngilizler ayrılmayı seçti. Britanya’ya oluşturan diğer milletler Galler, İskoçlar ve İrlandalılar pek niyetli değil ama İngilizler belirleyici oldu. Başbakan Cameron istifa etti. Kampanya sürecinde kan çıktı, Türkiye aşağılandı, ırkçı duygular kabardı. Britanya yoluna devam yalnız devam etmek üzere kararını verdi. Kampanya sürecinde bir video vardı ki Avrupa Birliği için cenaze marşıydı adeta. Alman ozan Schiller tarafından yazılan ve Beethoven tarafından bestelenen Neşeye Övgü bahsettiğim marş. Hani şu Avrupa Birliği marşı olarak kabul edilen.

Sözleri biraz tuhaftı. İnsanların kardeşliğinden bahsetmiyordu videodaki şarkı. Müzik aynıydı ama İngilizler tarafından Avrupa Birliği ile dalga geçmek için kullanılmıştı. Adeta, alın birliğinizi başınıza çalın, der gibiydi. İngiliz alaycılığı ve kibrinin bileşkesi olan video. AB’nin adeta kutsalı olan bu marşla dalga geçilmesinin ve dahası dalga geçilen AB’den kapıyı çekip çıkılmasının Brüksel’de nasıl yankılanacağını önümüzdeki günlerde görürüz. Avrupa Birliği Neşeye Övgü ile başladığı yolda sözleri değiştirerek dağılabilir. Herke kendi hislerine uygun sözleri yazıp besteyi Beethoven’den ödünç alabilir. Erkan Yolaç zamanında o iki kelimeyi söylemeyeceksiniz diye uyarmıştı. Dinlemediniz, şimdi çekin bakalım başınıza geleni... Mehter Marşı ile geldiğiniz podyumdan İzmir Marşı ile inme zamanı... Britanya yoluna yalnız devam etmeye hazırlanırken, Erkan Yolaç mutluluktan yerinde duramıyor. Belki Türkiye de bir evet-hayır oynamak ister. Kim bilir?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...