İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YENİ BİR ÜLKE ARARKEN

YAYINLAMA:

’Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin Böyle başlar Konstantin Kavafis’in Şehir isimli şiiri… Akdeniz kokar, hasret kokar, biraz isyan biraz hüzün kokar… Hollandalı, ünlü olduğu söylenen bir mimar, mültecilerin kalabileceği yapay bir ada fikri ortaya atmış. Tunus açıklarında inşa edilmesi öngörülen adada mülteciler Avrupa’yı yaşayacaklarmış. Herhalde Avrupa’ya benzemek için ilk yapacakları şey kendilerinden sonra gelen mültecileri sınır dışı etmek olur. Afrika’daki Avrupa adı verilen ada fikri, Kartaca şehrinden ilham almış. EIA koymuş bu muhayyel adanın adını. Mimar cin fikirli gibi görünse de bu fikir pek de yeni değil.

Kötü bir fikrin, kötü bir taklitçisi… Afrika’nın diğer bir ucuna gidelim. Liberya’ya… Liberya kelime anlamı olarak özgürlükler ülkesi demek. Kısaca tarihine bakalım. Amerika kıtasına zorla götürülen zenciler köleleştirilir. Sonra Amerikalılardan insafa gelenler olur. Derler ki bu adamları özgür kılalım. Sonra da geldikleri topraklara geri yollayalım. Topraklarında daha mutlu olurlar. Bu düşünce kafalarda yer eder ve gerçekten başarırlar da… Amerika’ya ait ne varsa Liberya’da uygulamaya çalışırlar. Siyasal sistem Amerika’dakinin aynısıdır. Hatta bayrakları bile ABD bayrağına nazire yaparcasına aynı renkleri ve benzer şekli barındırır.

Hollandalı mimar çizmese de, bir ülkeleri olur. Hayat planlardaki gibi kusursuz işlemez. Liberya huzurun ülkesi olacakken giderek belaları mıknatıs gibi çeken bir ülke olur. Afrika’nın en kanlı savaşlarına sahne olur. Sokak ortasında yer alan gövdesinden kopmuş kelleleri hatırlayanlar çıkar. Türkiye Liberya’nın kanlı yüzünü Coşkun Aral’ın objektifinden görmüştü. Yani kağıt üzerinde yapılan planlarda hesap hatası hayli yüksek oluyor, yeniden düşünmekte fayda var. İkinci örnek ise İsrail… İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanlar yenilir. Ama Yahudilere yapılan zulüm az-buz değildir. Tazmin etmek için Liberya gibi onlara da bir ülke kurmak gerekir. Araştırılır, soruşturulur Filistin topraklarında karar kılınır. Liberya’daki mantık burada da işlemektedir. Binlerce yıl önceki ata topraklarında mutlu olacakları düşünülür Yahudilerin. Teknolojileri vardır, biraz da toprakları oldu mu bir ülke kurup gül gibi yaşarlar diye düşünür Avrupalılar. Hem başlarından atmış olacaklar, hem de vicdan yüklerinde kurtulmuş olacaklar. Hesap budur. Hesap etmedikleri şey ise o toprakların zaten bir sahibinin olduğudur. Huzursuzluk baş gösterir. Ama her şey Filistinlilerin suçudur. Niye karşı çıkarlar ki bu sonradan icat edilen ülkeye… Kan ve gözyaşı için masa başında ülke kurmaktan daha kestirme bir yol var mıdır bilmiyorum.

Avrupa, hatalarından ders almak yerine adil ticaretle üretilmiş kahvelerinden gönül huzuru içinde bir yudum alarak yeni bir ülke kurmaya çalışıyor. Hem de bunu Güney Afrika’da apartheid rejimini kurmuş milletinin bir mimarına yaptırıyor. Planın akıbetini yine Kavafis’in dizelerinde: “Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın” Olmuyor işte, olsa dükkan sizin…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...