İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BANA DOSTUNU SÖYLE...

YAYINLAMA:

Siyaseten görüş ileri sürmek, gayet konforlu, arkasında çok da durmak gerekmeyen bir eylemdir.“Dostlarımızı arttırmalıyız!” beyanı, kulağa hoş gelen, konjonktüre uygun, tartışılmaya müsait bir olgu içeriyor. Hatta polemiğe çok elverişli ki, Ak Parti’nin içinde doğan bu söylem yine Ak Parti’nin içinde çeşitli imalara da sebep oldu.

Tabii kimin nerde durduğunu anlamak açısından da önemli oluyor bu polemik ve tartışmalar. Fakat ilk kelimemiz var ya; “siyaseten”… Siyaseten baktığımız zaman olaylara ve söylemlere, sadece skor peşinde koşan taraftar durumuna düşeriz. Çünkü işin içine siyaset girdiğinde, akıl ve mantık izne çıkabiliyor. Dostlarımızı arttırma meselesine dönelim…

Halbuki daha ilkokulda bize öğretilen bir şey vardı: Dört tarafımız düşmanlarla çevrili… Körpecik dimağlarına bu doktrin nakşedilmiş bir nesil dostlarımızı nasıl arttıracak? Bu önemli bir sorudur. Bir de ikinci boyutu var işin: 1071’de girmişsin bu coğrafyaya, girdiğin gibi silkelemişsin “haçlı” ruhunu… 1453’te de gömmüşsün tarihe… Evet, gittiğimiz yerleri sömürmemişiz, adalet götürmüşüz filan ama bu gerçeği Müslüman olan Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri bile kekeme bir şekilde söylerken, Batı’dan ve diğerlerinden geçmişin hesabını gütmemelerini beklemek ne kadar akılcıdır? Mesele dost olmaya çalışmak değil, dostane davranmaya mecbur bırakmaktır. Bu da akıl ve güçle olur. Zeytin dalı uzatma romantizmiyle değil.

İlkokulda öğretilen dört tarafımız düşmanlarla çevrili söylemini incelersek, dört tarafımız bize neden düşman olmuş acaba diye sormak gerekir. Şimdi de dostlarımızın sayısını arttıralım derken, hâlihazırda düşman addettiklerimiz kimler ve düşmanlıklarının sebepleri neler diye bakmak lazım gelmez mi? Mesela Esed ile dost olmanın bir yolu var mıdır? Veya herkesle dost olmak akıllıca bir şey midir?

Terörist cenazesine taziyeye gidenle dost olunabilir mi? Ben İran’ı savunurum, Rusya’ya aşığım diyen bir Türk siyasetçi, gerçekten Türk müdür? Dostluğuna güvenilir mi? Muhtemelen sokak jargonunda gelişen bir aforizmadır ama kulağa mantıklı gelmiyor değil: “Adam o kadar şerefsizdi ki, hiç düşmanı yoktu…” Bu dostlarımızı arttırmalıyız işi çok su kaldırır… Balıklama atlayan da bu suda boğulur… Sen dosdoğru ol da, yetecek kadar dostun elbet olur…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...