İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

''UZAK KONUŞUR''DAN TELEFONA

YAYINLAMA:

Sözlük mühimdir. Geçen günlerde aldığımız bir haber bizi ziyadesiyle memnun etti. Ötüken Neşriyat tarafından Yaşar Çağbayır imzasıyla hazırlanan Büyük Türkçe Sözlük, TİKA tarafından basıldı. Yeniden baskı mühim, TİKA gibi yüz akımız bir kurumun bu işe dahil olması daha mühim. Kamus namustur der Cemil Meriç. Özellikle bugünlerde Türkçe’nin dil bayrağının güçlendirilmesi önem arz eder. Her kelimeye Türkçe karşılık bulmak zordur. Organ nakli gibidir, kimi yaşar kimi yaşamaz. Telefon kelimesi Türkiye’ye Fransa’dan gelmiş. Nurullah Ataç’ın bu kelime için bulduğu Türkçe karşılık ise uzak konuşur. Tutmamış olacak ki hala telefon kelimesini kullanıyoruz.

Sözlüğü bir kenara bırakıp telefon üzerinde düşünelim. Felaket anlarında sarıldığımız cihaz telefondur. Bilmek isteriz, sevdiklerimiz ne yapıyor, iyi midir, kötü müdür, sıhhatte midir? Bilmek isteriz. Telefonlar akıllandı, konuşmakla kalmıyoruz. Neredeyse tüm işler telefon üzerinden ilerliyor. Neredeyse konuşmak tali bir özellik olarak kaldı ama aslında öyle değil. Duyduğumuz ses, gönlümüze nefes olur. Bu nedenle telefon teknik bir cihaz olmanın ötesindedir. Bazen ihmal etsek de seslenmek güzeldir. İnsanı yeniler.

Türkiye zor zamanlar geçirdi, geçiriyor. Ses duymak istiyor insan yanında. En azından bir ses… İnsan insandan bekliyor, devletler de devletlerden… Bu kadar zor günler geçirdiğimizde arayan kişinin adı Putin oluyor. Öbürleri diğer iletişim cihazları üzerinden başsağlığı diliyorlar vesaire… İşte dilimize giremeyen o yapay kelime gibi oluyor sesini duyurmayanlar: Uzak konuşur Telefondan önce telgraf vardı ve telgraf hatları tüm dünyayı sarmıştı. Diplomasinin şekli de değişmişti. Ülkeler arasında gidip gelen elçiler yerine telgraf mesajları ile iletişim kurulmaya başlandı. İletişim elbette şifreleme sistemlerini de beraberinde getirdi. Telefonun gelmesiyle, dünya ticareti de siyaseti de yeni bir aşamaya geçti. Bir telefon kadar yakımın dediğimizde sesimizi duyurabileceğimizi biliriz. Sesini duyurmak isteyenin emrindedir her araç.

Darbe gecesi, 15 Temmuz’da bazı dünya merkezlerinden beklenen telefonlar hiç gelmedi. Dünyada müttefik olarak bildiğimiz yerler aramayı unuttular. Gün aydınlandı, bela büyük ölçüde savuşturuldu ve telefonlar birer ikişer gelmeye başladı. Geçmiş olsun.

Darbe gecesi görüntülü de olsa telefondu Cumhurbaşkanı’nın millete seslenme mecrası. Ses duyuldu. İnsanlar birbirini aradı, iletişim kuruldu. Darbeciler Acıbadem’deki telefon idaresini ele geçirmeye çalıştılar seslerimizi birbirimize duyurmamıza engel olmak için. Acıbadem muhtarı işte o zaman, sesimizi duyurmamız uğruna şehit oldu. Telefon uzakları yakın eder. Gönülden gelen sesler uzakları yakın eyler. Bazıları ise “uzak konuşur”…

Türkiye’de artık seslenmek isteyenlerle uzak konuşurlar arasında büyük fark var. Gönül diliyle konuşmayla, uzaktan konuşmak arasındaki fark açık şekilde ortada... Türkiye, iç iletişimini dahili telefon hatlarını yeniden tesis ediyor. Bu aynı zamanda Türkiye dışına güçlü bir ses olarak yansıyacaktır. Telefonlarımız daha fazla çalacak ve uzak konuşanların yerini yakınlaşmak için seslenenler alacaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...