İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DEVLET ANA'DAN VATAN ANA'YA

YAYINLAMA:

Devlet Ana, Kemal Tahir’in romanı. Anlattığı dönem Osmanlı’nın doğuşunu temsil ediyor. Geçmişle birlikte düşünme alışkanlığımızın bir tezahürü. Tıpkı çağdaşları gibi Osmanlı’nın yıkımında Osmanlı’nın doğuşunu özleyen hayal eden birisi. Yahya Kemal gibi bozgunda fetih düşü gören bir isim. O zamanlarda herkesin aklına gelen şey kıssadan hisse çıkarmak. O nedenle kıssalar kıymetli. Bozgun günleri elde kalan tek şey hayaller ve bir miktar geçmiş. Kimi suçlama derdinde geçmişi kimi ise yeniden yorumlayarak ihya etme derdinde. Bazıları şiirle, bazıları romanla kendini ifade etmeye girişiyor. Kemal Tahir işte o günlerin çocuğu. Hapise düşüyor, orada yazıyor, çiziyor düşünüyor. Bir çeşit okul oluyor hapis günleri ona. Kavramlar yerle bir. Geçmişe sahip çıkmak “sağcılık” ama o “solcu”. Nasıl olacak? Oluyor işte. 15 Temmuz’da neler olduysa, samimiyetle o gün de oluyor. İşte yaklaşık 50 yıl önce yazılan Devlet Ana, içeriği kadar ilginç bir arka plana sahip. Devlet Ana, Türk toplumunun güçlü bir devlete olan ihtiyacını resmeden bir kitap. Moğol istilasının ardından kendine gelmeye çalışan Anadolu topraklarının hikayesi.

Devlet Ana, her şeye yeniden başlayabilme azminin iradesinin ete kemiğe bürünmüş hali. Erken edilmiş bir dua, ama güçlü bir dua. İdeolojik kompartımanlardan çıkmış, geleceğe yazılmış bir mektup. Kemal Tahir’in romanından çıkıp devlet ve milleti konuşmaya devam edelim . Millet yeniden doğuşu, dirilişi devletten bekledi. Devlet, milletin kendisini sevdiğini bildi, kendinden bir şeyler beklediğini bildi. Burada bir Türk filmi senaryosu devreye giriyor. Devlet, milleti küçümsedi. Onu hep eski haliyle hafızasında tuttu. Ona iyilik yapması için onu dinlemenin gereksiz olduğunu düşündü. Sonra bir gün devlet kör oldu. Etrafını göremez hale geldi. Millet onu sevmeye devam etti. Büyük bir kötülük etrafını sarınca onun etrafına etten duvar ördü. Madem ihtiyacı var, ben buradayım dedi.

Roller biraz değişti… Devlet o zaman anladı milletten büyük olmadığını, aynı ananın çocukları olduğunu, ikisinin de Vatan Ana’nın çocukları olduğunu bildi. Kemal Tahir bugünlerde yaşasa eminim Millet Ana’nın hikayesini yazardı. 15 Temmuz hepimizi için bir kırılma noktası. Ama 15 Temmuz 15 Temmuz günü başlamadı ve o gün de bitmedi, bitmeyecek. O güne gelinceye kadar, birçok kişinin emeği, gayreti, fikri arka planıyla olgunlaştı. O nedenle umutsuz olmaya hiç gerek yok. Bazı ağaçlar kısa sürede bazıları ise görece olarak uzun bir dönemde meyveye duruyor. Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı ilk yayınından 50 yıl sonra gerçekleşmiş bir dua olarak bize bunu söylüyor, kulak verelim. Her bir kahraman size gerçek kahraman olmadığını, kerametin bir diğerinde olduğunu fısıldayacaktır. Yüzyıllar önce Osmanlı kurulurken böyleydi, ondan yüzyıllar sonra Anadolu toprakları yeniden doğuşu yaşarken de öyle.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...