İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

YAPANDAN YANA OLMAK!

YAYINLAMA:

“Doğru”nun ne olduğu önemlidir. Tartışılabilir. Tartışılmalıdır. Bu tartışma da “doğru”nun kendisi kadar değerlidir. Fakat bir şey, tartışmayı anlamsız kılar, “doğru”yu tartışmasız ortaya çıkarır. O da “yapmak”tır. Eğer tartışma sürerken, tartışılan şey gerçekleşir ve hayat bulursa, doğru ortaya çıkmış ve tartışma anlamını yitirmiştir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü hayırlı olsun. Şimdi bu köprünün aleyhinde toplaşıp döviz pankart sallamak, beyhude bir acizlik travmasıdır. Demek ki neymiş; arayış ve tartışma “yapıyor olmaya” mani değil.

Bu söylediklerimi pekiştirecek birçok özlü söz, vecize, atasözü bulup metni zenginleştirebiliriz. Kompozisyon peşinde değiliz. Yapan konuşana fark atar. Koşan da yürüyene. Bu çok açık. “Kanalistanbul” projesi açıklandığı zaman, refleks olarak hoplayıp karşı çıkmak yerine, projeyi önce anlamaya çalışmak, sonra varsa eksikleri ve yanlışları çalışıp doğrusunu göstermek ve önermek gerekir. Bu bir örnek. Yine pankartlar açabilir, tartışma programlarında nutuklar söyleyebilirsiniz. Zaman geçer.

Sonra gemilerin geçişini seyredersiniz. Önce “yapmaya” alışmak, “yapmayı” refleks haline getirmek lazım. Vatanseverliğin gereği bu; çünkü kaybedilecek zaman yok. Vizyon, cesaret ve organizasyon becerisi geliştirmeden siyasette mesafe almak artık mümkün değil. Yani Demirel kalkıp gelse ve köy köy dolaşıp “benim işçim, benim köylüm” diye tek tek dokunsa seçmenlere üstelik hepsinin isimlerini hatırlayarak ve şapkasını sallayarak, geçmişteki başarısını yakalayamaz. Üstelik Demirel’in “yapan” tarafını da inkar etmemek lazım.

Fakat önce Turgut Özal tur bindirdi yapılanlara… Şimdi Ak Parti her türlü krizle boğuşarak, yapmayı son sürat sürdürüyor. “Yeri yanlıştı”, “yeşil alanlar şöyleydi” gibi önermeler, artık üçüncü bir köprünün varlığı altında can vermiştir. Sadece siyasette değil. Hayatın her alanında bu böyle.

Yapana saygı duymak vatanseverlik gereğidir. Diğer taraftan yetişmiş olmasına rağmen… Birikimini ve enerjisini kullanmak yerine, içine hapsedip kendi kendini zehirlemek zavallılık değil, bir çeşit yolsuzluk ve hainliktir. Kimin bu vatana borcu yok ki? Havasını soluduysanız… Suyundan içtiyseniz… Yıldızlarına bakıp uyuduysanız… Üzerinde barınmışsanız milyonlarca şehit kanının bedeline…

Kimin bu vatana borcu yok ki? Hani muhafazakâr kitlenin kendi özeleştirisi vardır diri kalmak için inancı adına ve duvarlarına asarlar vecizeyi her gün hatırlamak için: “Bugün Allah için ne yaptın?” Yanına bir tabelada biz asalım. Üstelik her günü boş verin. Kanaatkâr olalım: “Bugüne kadar vatan için ne yaptın?” Taş üstüne taş koymadıysan, konuşmaya da, tartışmaya da hakkın yok!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...