İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EYVAH! TÜRKİYE TÜRKİYELEŞİYOR

YAYINLAMA:

Korku bir endüstridir. İyi para kazandıran bir endüstri. Anacım Türkler geliyor diyen İtalyanlar, Vatikan’ın uçsuz bucaksız imparatorluğuna katkı sağlamışlar. Stephen King’in korku edebiyatı iyi para getiriyor. Korku filmlerini de ekleyebilirsiniz. Bizde ise pek işlemez. Korku filmleri komik bulunur. Ama yeterince Batılılaşırsak korkabiliriz. 15 Temmuz’da halk tanklardan yeterince Batılılaşamadığı için korkmuş olabilir mi?

Neyse uzun etmeyelim konumuza geçelim. Türkiye’nin bir türlü tutmayan korku filmleri denemeleri gibi toplumsal korkutma denemeleri vardı. Bunlardan sanırım ilki Türkiye’nin İran olacağı yönündeki öngörülerdi. Ne yalan söyleyeyim, Türkiye’nin İran gibi olmasını hiç istemeyen birisi olarak bunu gerçekçi de bulmazdım. Ama bu balyoz dindarların üzerinde dallandı durdu. Türkiye’yi İran’a çevirmek isteyen FETÖ’cülerin hatırı sayılır katkılarıyla hem de... Önceden gazeteciler İran’a gider ve eğer kadınsa başına şöyle yarım bir başörtüsü geçirirdi. Sonra hülyalı bakışlarla yüzü görünmeyen İranlı kadınlarla İslam ve kadın temalı söyleşi gerçekleştirirlerdi. Kendilerini çok satan bir Betty Mahmudi olarak görmek sanırım en büyük hayalleriydi. Yeterince doğuya giden herkes oryantalist olabilir. İşte bizim domestik oryantalistlerimiz böyle yetişti. Elde ettiği ürünleri Türkiye pazarına sundular.

Bir sattılar iki sattılar, sonra baktılar ki müşteri az. Dediler ki biz başka yerler bulmalıyız. Sonra Malezya keşfedildi. Malezya ve mahalle baskısı etrafında bir kavramsallaştırma denemesi başladı. Oraya gittiler ve şu sorunun cevabını aradılar: Türkiye Malezya mı oluyor? Muson yağmurları gözyaşlarına karıştı ve uzun uçak yolculuklarıyla dolu Malezya gezileri tefrika edildi. Türkiye için endişelenme taklidi yapmak gerçekten on sene öncesinde havalı bir uğraştı. Ama yağmur yağdı ve ciddi makyajın altındaki palyaçolar kendini gizleyemedi. Türkiye ne İran oldu ne de Malezya... Hatta bu sözde kaygıya sahip birilerinin desteklediği FETÖ’cülere rağmen olmadı.

Şimdi sıra geldi Dubai’ye... Bakın şimdi İstanbul’da yüksek binalar var, Dubai’de de... Öyleyse Türkiye Dubaileşiyor. Şaka yaptığımı sanmayın, bunu hala yazanlar var. Yalnız bir farkla. Artık bu algı konfeksiyoncuları Türkiye pazarına üretim yapmıyorlar. İngilizce olarak bilinen dilde hazırladıkları yayınlarda dile getiriyorlar. Diğer yandan İran temelinde Türkiye pazarına sundukları oryantalist hikayeleri şimdi Batı pazarında görücüye çıkarıyorlar. Yeterince müşteri bulabildikleri takdirde “Türkiye, Meksikalaşıyor mu?”, “Brezilyalaşan Türkiye” gibi tezleri de kullanıma alırlar.

Peki bu toz bulutu içinde olan biten ne? Türkiye, Türkiyeleşiyor. Evet sevgili okurlar, Türkiye İran, Malezya gibi ülkelere benzemek yerine kendi oluyor. Utanmadan sıkılmadan, özgüvenle kendisi gibi davranmaya başlıyor. Batılılaşma projesini amentü olarak kabul edenlerin anlamakta zorlandığı bu. Türkiye, Türkiyeleşiyor ve Türkiye’yi tanımayanlar, kendi toprağına yabancı olanlar bunu anlamakta zorlanıyorlar. Anlayamadıkları şeyi anlatamayacakları için bunu görmezden geliyorlar. Ya da müşterisi yok mu desek? Anlı şanlı Batı şehirlerinde konuşmalara davet edilmek, gazetelerinde misafir iskemlesine oturup yazılar, analizler için yeterli bir başlık değil herhalde, Türkiye’nin Türkiyeleşmesi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...