İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HAMAMIN NAMUSU

YAYINLAMA:

Şimdi Irak’ta bilmem ne milis örgütü Türkiye’yi Başika kampından dolayı savaş ile tehdit ediyor ya. Aklıma çocukken söylediğimiz bir tekerleme geldi. Bir kısmı şöyleydi: “Keçi bokundan saçma, erkeksen kaçma”

Hepsini anlarım. Daha önce nefret ettikleri Saddam iktidarı vardı. Ülke önce İran ile, sonra Amerikanın başını çektiği koalisyon ile savaştı. Hele ikinci savaşta karşılarındaki düşman olağanüstü güçlüydü. Zaten Şii-Sünni ayrımı ülkeyi perişan etmişti. Ülkeleri işgal edidi. Önemli bir kısmı sevindi falan.

Bunları gerçekten anlamaya çalışırım. Hatta içim kanar. Ama iki büyük terör örgütü topraklarına yerleşmişken, bunlar sürekli Türkiye’ye saldırırken hiç birşey yapmayanların daha sonra “Horozlanmasını” anlamam. Hele Musul konusu ortadayken.

DAEŞ, Musul’u kaç militanla ele geçirdi biliyor musunuz? Bin beş yüz. Rakamla: 1500. DAEŞ’in saldırdığı anda Musul’da Irak merkezi hükümetine bağlı yaklaşık 50 bin asker ve polis vardı. Önce subaylar kaçtı. Kalanlar da gelen emirleri uygulamayı reddederek tankları, helikopterleri ve tüm ağır silahları bırakarak görev yerlerini terk ettiler. Örgüt merkez bankasındaki 430 milyon dolara el koydu. İşte durum bu. Gerçekten kahramanca değil mi?

DAEŞ gizlice mi gelmişti? Yoo, bağıra bağıra ilerlemişti. 2014'ün başlarında DAEŞ zaten komşu Suriye'de bir üs kurmuş, Iraklı Sünnilerin merkezi Anbar vilayetine de girmişti.

9 Haziran gecesi Musul'u ezip geçti. Ninova vilayetinin tamamını da alıp Bağdat'a 200 kilometreden daha az mesafede bulunan eski Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'in doğduğu yer Tikrit'e ilerledi. Bağdat’ın kapısına dayandı. Zor bela durdurulabildi. Durduran da şimdi efelenenler değildi ha.

Bu hengame bir işe yaradı, ülkeyi daha da kutuplaştıran Maliki, çekilmek zorunda kaldı.

Şimdi sorulması gereken soru şu: Siz Irak’da kelimenin tam anlamıyla egemen bir güçseniz, başta şu PKK ile DAEŞ olmak üzere Türkiye’yi hedef alan örgütleri bir çıkartın. Eğer çıkartmıyorsanız demek ki işbirliği içindesiniz. Eğer çıkartamıyorsanız, gücünüz yetmiyorsa bırakın biz mücadele edelim.

Yoksa hamamın namusunu kurtarmak için kararlar alıp, açıklamalar yapmanız hiç birşeyi değiştirmiyor. Çünkü sizin bahçenizde saklanıp bizim evimize saldırıyorlar.

YOKTUR EŞİN ÇİFTE STANDART

Biri şu Amerikalı askerlere politik açıklama yapmayı yasak etsin. Hele hele Ortadoğu konusunda. Belli ki Amerikan yönetiminin eğilimine göre konuşuyorlar. Ama bir çuval inciri berbat ediyorlar.

Bir kaç gün önce Irak’taki ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun sözcüsü albay John Dorrian, Türk askerinin, Irak hükümetine DAEŞ ile mücadelesinde yardım eden ve destek veren uluslararası koalisyon güçlerinin içerisinde olmadığını açıkladı.

Dorrian “Irak topraklarında bulunan Türk ordusu, Irak hükümeti tarafından verilen resmi izinle gelmemiştir ve illegaldir. Bilindiği üzere uluslararası koalisyon gücü içinde, bazı ülkeler Irak hükümetinin izniyle burada bulunmaktadır. Bu güçler DAEŞ ile mücadelede Irak ordusuna havadan ve karadan destek vermektedir.” dedi. Dün de bir Amerikan sözcüsü Türk askerine karşı, söz söyleme hakkının Irak hükümetinde olduğunu açıkladı. Eyvallah. Kağıt üzerinde hepsi doğru. Ama kağıt üzerinde doğru olması, gerçek hayatta da doğru olması anlamına gelmiyor.

Ve gerçekten bu hafıza kötü birşey. Olmadık zamanda olmadık şeyleri hatırlıyor.

Mesela, 24 Aralık 1979’da Sovyetler Birliği’nin Afgan Hükümetinin çağrısı üzerine ülkeye girişi akla geliyor. O da kağıt üzerinde doğruydu. Bu mantıkla o da yasaldı.

Amerika Panama’yı işgal ettiğinde hangi hükümet onu çağırmıştı. Veya “Kitle imha silahı var” diye yalan söyleyip Irak işgal edildiğinde.

İşine geldiğinde kağıt üzerindekiler, gelmediğinde reel politik. Ne güzel hayat.

Yine bu mantıkla, Suriye’de olması gereken tek yabancı güç Rusya. Sizi Suriye yönetimi mi çağırdı da uçaklarınız oralarda cirit atıyor. Amerikan, Alman uçakları terörle mücadele kapsamında orayı burayı bombalıyor.

“Ama biz asker sokmadık” da diyemezsiniz. soktuğunuzu dünya alem biliyor. Ne farkı var, bizim Irak’daki konumumuzdan?

DOLARIN BİZE ETTİĞİ

Yurtdışında bir dostumu ziyaret ediyordum. Yıllardır orada. Evli, iki çocuğu var. Evinde sohbet ederken birden gözüm buzdolabına mıknatısla tutturulmuş bir dolarlık banknota takıldı.

Şaka yapmak için “F serisi mi” dedim. Onda da bir anda jeton düştü. Hiç düşünmemiş. Gülmeye başladık. “Yahu” dedi, “Bizim ufaklık para biriktiriyor. Elimize geçen 1 dolarları buzdolabına yapıştırıyoruz. O da alıyor.”

Sıradan bir 1 dolarlık banknot dünyanın başka bir tarafında FETÖ ile hiç bir işi olmayan, hatta örgütten zarar görmüş bir kişinin evinde sohbetimizi “Türkiyenin hali” gündemine çevirdi. İlginç günlerde yaşıyoruz vesselam.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...