İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

HAYALLERİ HATIRLAMA ENSTİTÜSÜ

YAYINLAMA:

Geçen akşam Üsküdar’da bir masal gecesine katıldık. Çok büyük olmayan bir kafenin içinde her yaştan kişiler bir araya gelmiş ve masal dinlemek için sandalyelere oturmuştu. Kadın, erkek, genç, yaşlı. Herkes merakla masal dinlemek için bekliyordu. Masal anlatıcısı Ümit Yaşar Özkan, iki güzel masal anlattı. Sonrasında ise masal toplamaya ömrünü vakfetmiş Yücel Feyzioğlu’nu davet etti. Feyzioğlu, uzun yıllar Almanya’da öğretmenlik yapmış güler yüzlü bir masal derleyicisi. Öyle oturup internetten masalları kesip kopyalayıp kitap yapmaktan söz etmiyoruz. Türk coğrafyasının tamamında sahadan masallar toplamış, bununla kalmayıp Mezopotamya masalları derlemiş bir isim. Masalların arasında söz alıyor ve bize, orada toplananlara masallarla kendimizi anlatıyor. Almanların milli birliklerini masallarla sağladıklarından, masallarla ortak bir zemin üzerinden ortak bir gelecek düşünmeye başlayabileceğimizden söz ediyor.

Masallar ilk defa bu kadar önemli geliyor. Masal dendiğinde artık zaman geçirmek için değil gelecek kazanmak için anlatılan hikayeler canlanacak gözümde.

Üsküdar’daki bu akşamdan başka bir hatıraya geçiyor zihnim. Bir süre önce yeni bir yolun arifesindeyken bir arkadaşımın odasındaydım. Orada dünyaca ünlü bir kitap, bir çocuğu anlatan bir kitap ve içinde bir not vardı. Notu yazan kişi kitabı bir mektup olarak göndermişti.

O da hayatı için yeni bir yola giriyordu ve mektubunun meramını ifade edemeyeceğinden korktuğu için kitabı yanında yoldaş olarak göndermişti. Kitabın isminin veya gönderen kişinin kimliğinin pek bir önemi yok. İş dünyasında başarıya ulaşmış bu kişi, kitabı okuduktan sonra gerçekten yapmak istediği, hayatını adamak istediği şeyi fark etmişti. Birçok kişi için delilik olarak kabul edilebilecek bir karar vererek iyi bir konumu bırakıp gitmişti. Uzun yıllar önce aynı kişiyle bir toplantıda karşılaştığımı hatırlıyorum. Orada birlikte başkaları için hayaller kurmuştuk. Bir pazarlama projesiydi. Demek ki dedim, kendi hayallerini hatırlama zamanı geliyor herkes için.

Kendi hayalleri demek sadece kendini düşünecek anlamına gelmiyor. Aksine en güzel hayaller kendini düşünmeden yapılanlar arasından çıkabiliyor.

Masallara gelmek istiyorum. Masallar bize hayallerimizi anlatan yol işaretleridir. Nerede olduğumuzu, neden yola çıktığımızı, nereye ulaşmak istediğimizi, yolda hangi zorluklarla karşılaşabileceğimizi ve en önemlisi umudumuzu asla yitirmememizi gerektiğini hatırlatır.

Üsküdar’daki Mai Kafe’de anlatılan masallar bize kayıp düşlerimizi, aslında birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu ve özümüzdeki değerleri hatırlattı. Hepimiz için önemli olan nereye gittiğimizi unutmamaktır. Bir masalın etrafında yepyeni hayaller kurabiliriz.

Bunun için gönül rahatlığı ile masallar için Hayalleri Hatırlama Enstitüsü tanımını yapabiliriz.

Masallarımıza sahip çıkmazsak ancak başkalarının kurdukları hayallerin figüranı olabiliriz. Bunun için kendi hayallerimize, kendi masallarımıza dönmenin tam zamanıdır. Masalları kitap sayfalarından hayatın içine taşımak çok da zor değil. Hem Kaf Dağı’nı aşmak için uçağa değil sadece hayallerimize ihtiyacımız var.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...