İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

O İŞ ÖYLE DEĞİL!

YAYINLAMA:

“Her doğru her yerde söylenmez!”

Zor iş. Önce söyleyeceğimin doğruluğuna emin olacağım… Sonra söylediğim yer ve zamanın doğru olduğuna…

xxx

Adam şöhretliydi. Yaptığı işin ilk akla gelen birkaç isminden biri…

Benim sahama giren bir konuda danışmanlık yapmak üzere patronlarım tarafından karar verilmiş ve ilk toplantı için şirketimize gelmişti.

Patronlarım, genel müdürüm ve ben toplantı salonuna buyur ettik büyük bir merak ve ilgiyle…

Simsiyah bir pardösü, simsiyah bir fötr şapka, çantasını taşıyan asistanı, kendinden emin tavırları…

Çok şey biliyor olmalıydı ve söyleyecekleri de çok doğru/ ihtiyacımız olan şeyler…

Epey kallavi purosunu yakarken, “Benim size değil, sizin bana ihtiyacınız var” duygusunu hepimizin beynine çakmıştı. Başını ne tarafa çevirirse, purosu o taraftakinin gözüne giriyordu adeta.

Holdingleşme sürecinde büyük bir şirkettik. Muhtemelen ekonomik olarak onu ve sahibi olduğu şirketleri üçe beşe katlardık ama hâkim edası ve purosuyla bizi çoktan katlayıp iç cebine koymuştu bile.

O sıralarda gerçekleştirdiğimiz ve bizim başarı saydığımız bir faaliyetin ne kadar zamansız, yanlış ve zararlı olduğunu anlattı bize. Lütfetti daha doğrusu…

En çok ben üzüldüm. Çünkü yerin dibine soktuğu iş/faaliyet benim kotardığım ve iyi olduğuna inandığım/ız bir işti.

Xxx

Gittikten sonra patronun beyninden şu düşünceler geçiyordu ve o düşünceleri davranışlarıyla anlayacağımız bir şekilde bize yansıtıyordu:

-Gördünüz mü profesyonellik nasıl bir şey? Evet adama hepinizin aldığınızın on katını veriyoruz ama hak ediyor. O bir üstat. Siz ise boşa para verdiğimiz sıradan insanlarsınız.

Bir sonraki toplantı on beş gün sonraydı ve beynimi kemiren bir soruya cevap olacak tuzak hazırladım. Üstelik bunu benden başkası da anlamayacaktı. Cevap aradığım soru şuydu. Bizi yanlış olduğuna inandırdığı işle ilgili ne kadar samimi idi? Bizi ezmek için mi o işi haşin bir şekilde eleştirmişti. Yoksa gerçekten doğru olduğunu zannettiğimiz iş stratejik olarak yanlış mıydı?

Tuzağım işe yaradı. Verdiği cevap 15 gün önceki fikirleriyle uyuşmuyordu aslında.

Evet, o gerçekten bir profesyoneldi.

Herhangi bir konu hakkında o anda lehte de aleyhte de muhatabını ikna edebilecek argümanları işin doğruluk ve ahlaki boyutunu es geçerek kullanabiliyordu.

Yani, on beş gün önce yerin dibine soktuğu işimizi, eğer canı istese ve menfaati gerektirseydi, beğenebilir ve ne kadar muhteşem bir iş yaptığımızı, bizim farkına varmadığımız detaylarıyla anlatabilirdi.

Xxx

Şirketimiz büyümüştü. Böyle bir profesyonelden destek aldığımızı piyasaya göstermemiz lazımdı.

Gerisi hikayeydi.

Üç dört toplantı sonrası kendisi gelmemeye başladı. Asistanını yolluyordu artık.

Bizim de toplantıya ayıracak vaktimiz yoktu.

Maksat hasıl olmuştu. Patronlarımız yeri geldiğinde o meşhur ismin danışmanımız olduğunu söylemenin zevkini yaşıyorlardı. O uzman her ay faturasını gönderiyor, ismiyle sağladığı katma değerin bedelini tahsil ediyordu.

Ben de yaptığım ve inandığım işin doğrularını bir kenara koymuş, uzmana ve patrona denk düşmenin “doğru”luğuna yaslanmıştım.

Xxx

Çok mu kapalı oldu?

Aslında değil…

Sabahtan akşama kadar “doğru” olanın değil, işimize yarayanın ve bizi “doğru”layanın peşinde koşmuyor muyuz?

Sonra elimizin altında çok kullanışlı ve “doğru” bir düstur var:

“Her doğru her yerde söylenmez…”

Xxx

O fötr şapkalı uzman şimdilerde konjonktür gereği muhafazakâr bir gemiye bindi. Bu aralar şapkayı pek kullanmıyor. Hatta yüzüne nur katacak bir bıyıkla vaziyet aldı.

Bense hala doğru olanı doğru zamanda söyleyebiliyor muyum emin değilim.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...