İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİR İNSAN BİN HAYAT

YAYINLAMA:

1950’li yıllar…

Giresunlu bir delikanlı elinde tahta bavulu ile İstanbul’a gelir. Amacı ilim tahsil etmektir. Mahir İz, Celalettin Ökten, Ali Rıza Sağman hocalarla yolu kesişir. Din eğitimi almaya başlar.

Nişanlanır.

O dönem hem askere moral vermek hem de dini vecibeleri yerine getirmek hususunda yardım etmek üzere tugay imamları görev yapmaktadır ve Kore’ye gidecek olan Türk tugayına imam alınacaktır. Delikanlı henüz 21 yaşındadır. İmam Hatip Liselerinin kurucusu büyük hoca Celalettin Ökten, git sınava gir, sen bu işi başarırsın der. 200’in üzerinde başvuru olur, delikanlı sınavı birincilikle kazanır. Artık gitme zamanıdır.

Nişanlısına veda eder ve İzmir’den bir buçuk ay sürecek yolculuk başlar.

Tugay komutanı Cemil Uluçevik Paşa’dır ve imamın bu kadar genç olmasından hoşnut değildir.

Tugay, Kore’ye ulaşır.

Genç hoca önce tugayın içinde ezan okumaya başlar, çevreden bazı Koreliler merak ederler bu ahenkli ve güzel sesi. Gelip sorarlar, bir tercüman hocaya götürür onları, o da anlatır ezanı. O dönem misyonerlik faaliyetleri oldukça etkindir Kore’de, genç hocadan rahatsız olurlar. Amerikan Uzakdoğu Kuvvetleri’nin papazı gelir hocaya, “dinlerin aslı birdir, biz burada çalışıyoruz, İslam’a gerek yok” der. Hoca Cemil Paşa’ya bilgi verir. Paşa çalışmalarına devam etmesini söyler. Ev ziyaretleri yapılır. Tek tanrı inancı ve Müslümanlıkla ilgili konferanslar düzenlenir. Petrol varillerinden bir minare yapar, namaz kılınan barakanın yanına ve ilk defa dış ezan okur. Tarih 16 temmuz 1956’dır ve minaresi varillerden olan bu cami Kore’nin ilk camisidir.

Önce üç Koreli Müslüman olur.

Sonra 270 Koreli için şehadet töreni yapılır.

Genç hoca boynunda papyonla, çünkü Cemil Paşa din adamı olsan da bu bir tören papyon takmak zorundasın der, kelime-i şehadet getirtir İslam olanlara…

Her birine ayrı bir Müslüman ismi verir.

İngiliz gazeteleri bu konuya ilgilidir, İslam’ın Uzakdoğu’da yayılması üzerine haberler yaparlar. Konu Vatikan’ın da gündemine taşınır.

Bir buçuk yıl kalır Kore’de genç hoca…

***

Hoca, 1986 yılında hacca gittiğinde Koreli gençler görür, oturur yanlarına sohbet etmeye başlar, Kore’nin milli marşlarını söyler onlara, gençlerin çok dikkatini çeker bu adam. Sonra sorar, sizin babanız, dedeniz nasıl Müslüman olmuş diye. Anlatır gençler, bizim dedemiz, babamız Türk bir imamla tanışmış, adı Zübeyr…

İşte o benim der. Genç Koreliler hasretle sarılırlar ona…

O sene davet ederler Zübeyr Hocayı Kore’ye. Bir de 2006’da yani Kore’nin İslam’la tanışmasının 50. yılında.

***

Bugün Güney Kore’de 50 bin Müslümanın yaşadığı tahmin ediliyor.

Zübeyr Koç Hocaefendi 2009 yılında 74 yaşında vefat etmiş. Vefat ettiğinde 6 yabancı dil biliyormuş. Onu hayattayken görmeyi ve duasını almayı çok isterdim. Hayatında bizim için büyük dersler var. Kore’de bir Türk camisi yapılması ve onun adının verilmesi çok yerinde olmaz mı? Ruhumuzun kafeslendiği, gülmeyi unuttuğumuz şu günlerde Zübeyr Koç Hocaefendi’nin hikayesi bana ilaç gibi geldi.

***

Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53)

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...