İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​MÜFREDAT, İDEOLOJİ, ÇANTA, TEBESSÜM

YAYINLAMA:

Milli Eğitim Bakanlığı ilkokul, ortaokul ve liseyi kapsayan 172 sınıf düzeyi için 51 dersin taslak öğretim programını askıya çıkardı. 10 Şubat’a kadar görüş ve önerilerine açılan taslak, son halini aldıktan sonra uygulanacak. Bakanlığın, müfredat taslaklarını askıya çıkararak tartışmaya açması alkışı hak ediyor. Böyle bir süreç, müfredatın zenginleşmesine vesile olacak ve hataların azalmasını sağlayacaktır. Ayrıca, uzmanlar dâhil pek çok insanın çorbada tuzunun olmasına vesile olacaktır. Katılımcı yöntemlerinden dolayı, Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Müsteşar Yusuf Tekin ve Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş’u kutluyorum. Benim bu sürece katkım, birkaç yıldır söylediklerimin özetini tekrar etmek şeklinde olacak. Maddeler halinde kısa kısa yazayım.

Eğitim, ideoloji ve devlet… İdeolojik devletlerde, rejimi ve devleti koruma-kollama görevi, ordudan çok eğitim sistemine verilmiştir. Eğitimin bir türlü reforma tabi tutulamaması bundan dolayıdır. Ülkemizde de böyle olmuştur. Eğitim sistemimiz, ruh olarak, neredeyse doksan-yüz yıldır aynıdır. Eğitimde sıkça değişmesinden şikâyetçi olduğumuz şey ‘sistem’ değil sınav ve sınıf geçme kurallarıdır.

Eğitim, fıtrat, istihdam… İdeolojik ülkelerde eğitim, insanın doğasını (fıtratını) gözetmez, devletin arzularını ve istihdam planlarını ciddiye alır. Son dönem, bu ikiliye bir de popülerlik eğilimleri eklendi. Dolayısıyla, eğitim sistemimizin şu andaki temel belirleyicileri; devletin vatandaşlık tanımı, istihdam politikaları ve reel karşılığı az ama algı değeri yüksek popülerliktir. Buna, alışkanlıkları-ezberleri de ekleyebiliriz. Eğitim, bu belirleyicilerin etkisiyle tarif bulmaktadır. Bundan dolayı, müfredat tartışmalarının ‘insanî bir eğitim’ inşasının habercisi olmasını dilerim.

Eğitimin yeniden tarifi… Eğitim sistemini “İnsanın doğuştan sahip olduğu yeteneklerini gerçekleştirecek imkânlar hazırlamak” olarak tarif etmediğimiz sürece gerçek bir reformun kapısını aralayamayacağız. İnsanın doğuştan sahip olduğu yeteneklerin önünü açan eğitim sistemi, istihdam politikalarına cevap vereceği gibi, zamanın ruhuna uygun beklentileri de karşılayacak, daha ötesi, icatlar ve keşifleri de arttıracaktır. Böylesi eğitim, insanı özgürleştirir.

Eğitim ve hayat… Sanayileşme, modernleşme ve şuursuz şehirleşmenin doğurduğu problemlerden biri de eğitim ile hayatın birbirinden uzaklaşmasıdır. Oysa hayat başlı başına bir eğitim alanıdır. Eğitimin, aile, mahalle, üretim, uygulama, oyun, neşe-tebessüm ile bağlarının örülmesi şart. Tuvalet eğitimini okuldan bekleyen bir aile trajedisinden kurtulmalıyız.

Makbul ve standart… İnsandan ve Allah’tan yana olan herkes, ideolojilerin makbul vatandaş ve Modernizmin standart insan yetiştirme karakterinden uzak durmalıdır. Çünkü insan, standart değil, her birimiz farklıyız, özeliz, mucizeyiz, ayetiz. Kemalizm ve Modernizmin eğitime yüklediği görevleri şimdi de biz eğitime yüklememeliyiz.

Başlıktaki çanta ve tebessüm kelimesine gelince… Müfredatın gerçekten insan lehine değiştiğini anlamak için önümüzdeki yıllarda iki şeye bakacağım. Her sabah okul yollarında, çocuk bedenlerini, sırtlarından geri geri çeken kocaman çantaların eni-boyu küçülmüş mü? Öğrenciler ve öğretmenlerin yüzündeki gülümsemeler artmış mı?

Tatil başlıyor. Öğretmenlere, öğrencilere ve ailelere iyi tatiller diliyorum.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...