İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​SEBEP Mİ SONUÇ MU?

YAYINLAMA:

Yazının başlığını oluşturan soru cümlesinin öznesi gizli. Başlıktaki soru cümlesinin öznesinin dilbilgisi açısından gizli olmasının aksine, cümlenin öznesi bir o kadar da âşikârdır. Bu özne, siyâsî içerikli hatta sosyal, kültürel vb. içerikli cümlelerin öznesi ya da en azından nesnesidir.

Daha uzatmadan açıklayayım. Soru cümlemizin öznesi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. O, kimine göre “cumhurbaşkanı” ya da (reis-i cumhur’dan mülhem) “reis”; kimine göre “Sayın Erdoğan” ya da bâzılarına göre “Tayyip”dir. Öyle ya da böyle, son on beş yılımızda kurulan cümlelerin artan oranda öznesi ya da nesnesidir.

Gelelim sorunun esas cevâbına. Yâni Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki her şeyin sebebi mi, yoksa kendisinden önceki “bâzı şeyler”in sonucu mudur?

Onu sevenler için, her icraatın, her siyâsî, ekonomik ve askerî hamlenin sebebidir. Sevmeyenler için ise “memleketin başına gelen her kötü şeyin sebebi”dir. Yâni her iki durumda da “sebeb-i mutlak”tır.

Ancak bana göre “netice-yi hilkât”tir; çünkü bana bu soruyu sordurup bu yazıyı yazdıran kanaatime göre Cumhurbaşkanımız, sebep olduğu şeylerin kemmiyetinden daha ağır bir keyfiyet ile, “bâzı şeyler”in sonucudur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neden sebepten çok, sonuç olduğunu birkaç örnekle açıklayayım. Ama öncelikle, bir miting sırasında yaşlı bir teyzenin dediği için, Cumhurbaşkanı Erdoğan “bu milletin kabûl edilmiş duâsıdır”. Peki bu millet, hangi sebeple duâ etmiştir de, bu duâlar kabûl edildiğinde Cumhurbaşkanımız’da tecessüm etmiştir? Mesela;

1- Bu millet, “millî irâdesi” ile üç seçim art arda başbakan seçtiği kişinin asılmasına ses çıkaramadığında bunun tekrarlanmaması için duâ etmiştir.

2- Bu millet, kendisine “öküz Anadolulu” diyen zihniyetin zulmünde kurtulmak için duâ etmiştir.

3- Bu millet, verdiği emâneti koruyamayıp zoru gördüğünde “şapka”sını alıp gidenlerden kurtulmak için duâ etmiştir.

4- Bu millet, “Baba beni okula gönder” kampanyaları düzenleyenler, kız öğrencilerin üniversiteye başörtüsü ile girmesini engelleyemesin diye duâ etmiştir.

5- Bu millet, doğurup büyüttüğü ve “Peygamber Ocağı” bildiği ordusuna subay ettiği oğlunun mezuniyet törenine başörtüsü ve sakalı girebilmek için dua etmiştir.

6- Bu millet, enflasyonu üç rakamdan iki rakama indirmeyi başarı sayanlardan kurtulmak için duâ etmiştir.

7- Bu millet, modern spor tesislerine sâhip olmak için dua etmiştir.

8- Bu millet, başbakanlık koltuğunda oturduğu hâlde, poker masalarında yumruk yiyenlerden kurtulmak için duâ etmiştir.

9- Bu millet, hükûmetler medya patronlarının evinde kurulmasın diye duâ etmiştir.

10- Bu millet, anasından öğrendiği dili konuştuğunda tutuklanmamak için duâ etmiştir.

Bu duâların daha yüzlercesi, 1900’lerin başında edilmeye başlanmıştır. 1960’larda, 1971’lerde, 1980’lerde ve 28 Şubat’lardaki zulümlerde bu duâlar güçlenmiştir. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, istikrârın ve icraatın sebebi olabilir, ama hakkaniyet açısından mazlumun duâsının sonucudur.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...