İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ÖNCE GÜVENLİK (Mİ?)

YAYINLAMA:

Geçen hafta birbirinden farklı ortamlarda haberdar olduğum iki benzemez olay, aslında toplumun teknoloji kullanımına verdiği önemi de çok açık bir şekilde gösteriyor. Bir teknoloji yayıncısı olarak son 15 yıldır “bilgi güvenliği” ile ilgili yazıyorum, okuyorum. Bana soracak olursanız cep telefonları (ve doğal olarak sosyal medya) icat olunmadan önce de sonra da teknoloji kullanan herkesin dikkat etmesi gereken güvenlik kuralları vardı. Şu an sadece gizlememiz gereken daha çok kişisel bilgimiz var. Ve sadece anti virüs yazılımları kullanarak bu verileri kötü niyetli kişilerden korumamız ne yazık ki mümkün değil. Bizim de biraz (zeki demek istemiyorum ama) uyanık olmamız gerekiyor.

Şimdi gelin geçen haftalarda birkaç farklı platformda tartışılan iki benzemez olaya birlikte bakalım. İlk olayımızın başrolünde “sosyetik” olarak isimlendirmekten keyif aldığımız hani genellikle hayatlarını Bebek civarında geçirdikleri varsayılanlar arasından bir anne var. Aşık olduğu adama bazılarının müstehcen kabul edeceği bir fotoğrafını göndermek isterken yanlışlıkla Snapchat programını açıyor. Ve o “masum” görüntü sadece sevdiği adama değil bütün takipçilerine gidiyor. Ardından tabii ki hızlı bir boşanma davası. Neden mi? Çünkü aşık olunan adam ile resmen evli olunan, çocukların babası farklı erkekler.

İhmal mi, deli cesareti mi?

İkinci örneğimiz ne yazık ki teknoloji ile çok daha haşır neşir olması gereken insanlar arasından. Orta – alt seviye ailelerin “kendilerince” şanslı (ama doğal olarak eğitimsiz) çocukları, ebeveynlerinin hayal bile edemeyeceği bir meslekle uğraşıyorlar. Hayaller New York, gerçekler Pendik gibi bir durum. Bu işi en iyi onlar yapıyorlar ama sürekli hakları yeniliyor. O nedenle de etraflarındaki herkese bileniyorlar. Başlıyorlar eski patronları veya sektörden tanıdıkları insanlar hakkında atıp tutmaya. Ama içlerinden biri (belki de en işe yaramazı, en içten pazarlıkçısı) bir gün kendisinden geri istenen bir test telefonunda kişisel hesaplarını açık unutuyor. Doğal olarak da tüm pislik çevreye saçılıyor. Türkiye teknoloji camiasında “kendilerince” laf sokmadıkları kimse kalmadığı için de bir anda aforoz ediliyorlar. New York hayalleri Pendik gerçeğine bulanınca ortaya kişisel iletişimin gizliliğiyle ilgili bir sürü kuramsal fikir çıkıyor. Bu teorik bilgiler, kendisini teknoloji editörü olarak isimlendiren kirli, yozlaşmış ruhları tabii ki aklamıyor.

Burada önemli olan nokta sosyete güzelinin işlediği suçu kabul edip boşanmaya razı olmasına rağmen, varoş çocuklarının kişisel iletişimin mahremiyeti kuralı arkasına saklanarak yaptıkları terbiyesizliğin üzerini örtme çabası.

İşin bizi en çok ilgilendiren yanı ise kendi inisiyatifimizle (isteyerek veya istem dışı) tüm topluma açtığınız kişisel bilgileriniz için mahremiyet talebinde bulunabilir miyiz? Teknolojiyi yanlış veya eksik kullanıyor olmanız temelde kimin sorunudur? Kişisel bilgilerinizi korumak da bir görev değil midir? Mahremiyet kalkanı arkasına saklanıp insanlara hakaret etmeyi, iftira atmayı normal gösterebilir misiniz? Suç varsa en azından boşanma gibi bir ceza, varoş çocuklarına da uygulanmayacak mı?


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...