İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​KILIÇDAROĞLU'NUN GÖREVİ AVRUPA'NIN DÜŞMANCA TUTUMUNU DESTEKLEMEK Mİ?

YAYINLAMA:

Cumhurbaşkanı Erdoğan Hollanda’nın faşizan tutumuna ilişkin yapmış olduğu açıklamada diğer Avrupa ülkelerini ve Avrupa Birliği’ni kastederek, “bunlar birbirini ısırmaz” açıklaması yapmıştı.

Velhasıl Erdoğan bu açıklamayı yaptıktan bir gün sonra Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, “Hollanda Avrupa’dır. Avrupa Hollanda’dır. Bu ülke demokrasi ve özgürlük ülkesidir.” dedi ve Erdoğan’ın ne kadar doğru bir şey söylediğini kanıtladı.

“Demokrasi ve özgürlük ülkesi” olduğu iddia edilen Hollanda’nın tarihinde yapmış olduğu katliamları ve desteklediği soykırımları geçtim de 2017 yılında Türkiye’ye karşı yapmış oldukları faşizan ve küstahça tutumun cümlelerle açıklanabilir bir tarafı yok.

Dolayısıyla bunlar “birbirlerini ısırmadıkları” gibi birbirlerini açıktan açığa desteklemekte de bir problem görmüyorlar.

Varsa yoksa Türkiye’yi “ortak düşmanları” ilan ederek çökmekte olan birliklerini konsolide etmeye çalıştıkları gün gibi ortada.

Böylelikle aynı şeye odaklanıp bunun üzerinden ilerleyerek çatlaklarını kapatmanın bir formülünü arama gayretindeler.

E baktığımızda da egemenlikleri batmasa da yeni sosyolojiyi okumakta zorlanıyorlar ve birliklerini homojen bir şekilde devam ettirmenin bundan böyle zor olacağının farkındalar.

İngiltere’nin BREXIT’i, İtalya’nın AB’den kopuşu, bu kopuşa eklenecek diğer ülkelerin olması, AB’nin iki lokomotifinden biri olan Fransa’da FREXIT’i savunan Marine Le Pen’in oylarını artırması AB’yi dağılma sürecine iten faktörler.

Ve bu gidişatı görseler de nasıl çözüm bulacakları konusunda ilk kez bu kadar zorlandıklarını ve yeni sosyolojiyi ilk kez önceden okuyamadıklarını görüyoruz.

Buna Batı’da dâhil aslında.

ABD’de Hillary Clinton’u seçtirmek için elinden gelen her şeyi yapan küresel merkez halkın Trump’ı seçişiyle ters köşeye uğramıştı.

Şimdi hal böyle olunca belli bir çerçevede birleşip güçlerini ortaklaştırmanın yollarını arayacaklar ve karşılarında da onların ikiyüzlülüklerini her fırsatta ortaya çıkaran, maskelerini indiren bir lider ve o liderin ülkesi Türkiye var.

Türkiye’yi düşmanlaştırarak başka bir tezgâhı tertiplemek isteseler de 15 Temmuz’daki milletin direnişinden sonra ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Şimdi tüm gayretleri referandumdan “hayır” çıkması!

Onun için tüm gazeteleri Türkçe başlık ve Türkiye karşıtlığıyla çıkıyor, gazetelerinin orta sayfalarını “hayır” kampanyası yapan yazar müsveddelerine ayırıyorlar, tüm konferans salonlarını “hayır” kampanyası yapan bu yazar budalalarına kiralamış durumdalar.

İşin açıkçası bizim referandumumuzla bizden daha çok ilgileniyorlar.

Bunun sebebi Türkiye’yi kendi kontrolleri altında tutarak, Türkiye’nin bağımsız politikalar üretmesine karşı çıkmak!

Durum bu kadar basit… Bunun ilk yolu olarak ise “evet” çıkmaması için her şeyi deneyecekler.

E bu Avrupa’nın Türkiye düşmanlığını biliyoruz da Kemal Kılıçdaroğlu ve tayfasına n’oluyor?

Kılıçdaroğlu’nun her zaman ki gibi çark etmesine daha sonra geleceğim de gece gündüz Mustafa Kemal diyen ve yatmadan önce 3 Yılmaz Özdil, 1 Bekir Coşkun yazısı okuyan “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı sahiplerine n’oldu?

Şimdi hepsi Hollanda’nın göstermiş olduğu o alçakça tutumu destekliyorlar, Bakan Sayan’ın “ölümü göze aldım” sözlerini eleştiriyorlar.

Ve Rotterdam Belediye Başkanı’nın haince “ateş emri verdiğini” bilerek yapıyorlar bunu!

Atlarını, köpeklerini kendi yurttaşlarına saldırtanları haince savunuyorlar!

Her fırsatta bağımsızlıktan söz edip, her fırsatta Mustafa Kemal’in istiklal vecizelerini paylaşanlar şu anda en büyük sömürgeci olmuş durumdalar.

Bunların Mustafa Kemal sevgisi de yalan, Türkiye sevgisi de yalan, bağımsızlık sevdaları da yalan.

Hem de koca bir yalan!

Gözlerini kör eden Erdoğan nefreti öyle bir noktaya ulaşmış ki Hollanda’nın o alçak tutumlarını taşeron holiganlar gibi savunmayı kendilerine görev edinip Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket ediyorlar.

Milletinden, ülkesinden, değerlerinden nefret ediyorlar ve uzun süreden beri nefret pompalıyorlar.

“6. Filo Defol!” diye sokağa dökülenler, İstiklal Mücadelesi’nin önemini gece gündüz anlatanlar, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganlarıyla sokağa inenler şu anda Avrupa’nın Türkiye’ye karşı o haince tutumunu savunuyorlar ve Türkiye’yi bu noktada suçlu buluyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu ise önce Hollanda’yı eleştiriyor, ardından Türkiye’nin Hollanda meselesinde suçlu olduğunu söylüyor.

Şimdi bu muhalefetin ve bu sömürge zihniyetine sahip o satılık beyinlerin Türkiye’yi yönettiğini düşünsenize…

Mustafa Kemal deyip bağımsızlık deyip iki üç slogan atıp ülkeyi satmanın temellerini oluşturmazlar da ne yaparlar, hadi siz söyleyin.

Böyle bir kafayla işimiz zor, hem de çok zor.

Ama böyle bir kafayı görünce 16 Nisan’ın ne kadar önemli bir dönemeç olduğunu anlıyoruz.

Avrupa’nın düşmanlıklarına çanak tutan bu muhalefet ve bu muhalefetin sömürge zihniyetine sahip kesimleriyle hiçbir yol yürünmez.

Hiç değilse millette bunun farkında ve 16 Nisan’da onları sandığa gömmek için şimdiden sabırsızlanıyor…

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...