İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ŞERDEN HAYIR ÇIKARABİLMEK!

YAYINLAMA:

Türkiye'nin yakın tarihinde anayasaların tamamı cunta idaresinde yapılmıştı. Meclis ancak cuntacı anayasalara yama yapma yetkisine sahipti. Mevcut anayasa da 12 Eylül cuntasının bir tezahürüydü. Daha önce pek çok değişikliğe uğradı. Ancak ilk kez cuntanın halka karşı bir silah olarak kullandığı vesayet odaklarını bütünüyle boşluğa düşürecek bir değişiklik gerçekleşti ve milletin olurunu aldı. Her şeyden önce milletin kararında psikolojik faktörün etkili olduğunu vurgulamak gerekir. Çok temel bir değişiklik, üstelik 15 Temmuz gibi alçak bir girişimin ardından cunta etkisi olmaksızın, tamamen siviller tarafında hayata geçiriliyor, az şey mi? Bunun az şey olmadığını millet iradesiyle gösterdi.

Kazananı üzen, kaybedeni sevindiren referandumda milletin verdiği başka mesajlar da var. Cumhurbaşkanlığı Sistemine Doğu ve Güneydoğu'dan ciddi bir destek geldi. Bu destekteki içkin mesajı iyi okumak gerekiyor. Her şeyden önce bölgedeki seçmen hükümete şunu söylemiş oldu: Biz bu ülkenin bir parçasıyız. Bu ülkenin kaderi bizim kaderimizdir. Bizi piyon olarak kullanmak isteyen güçlerin de farkındayız. Onların oyunlarına gelmeyeceğiz. Ancak o güçlerin maşası olan terör örgütüyle, illegal yapılarla bizi baş başa bırakma... Tehditlerine, şantajlarına, saldırılarına karşı yanımda dur...

CHP'nin öne çıktığı "Hayır" cephesi bir kez daha istediğini alamadı. Hayır cephesi için tek teselli ise İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyük şehirde "Hayır"ın baskın çıkması. Bu durum aynı zamanda önümüzdeki seçimler için de umut demek. Ancak sonuçları değerlendirme yöntemlerine bakılırsa bu umudun uzun süreli olmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü okumuş, genç, kadın ve kentlilerden oy aldıklarını, buna karşı yaşlıların, erkeklerin, taşralıların ve eğitimsizlerin "Evet"e oy verdiği ezberini tekrarlamak, henüz tekrarlanmayan diğer ezberlerin de sırada olduğunu gösterir. Ve bu antipatiyle, bu kendini beğenmişlikle, bu kibirle, bu hor görüyle arpa boyu kadar yol almaları mümkün değil. Okumuş ve seçkin ama yaşadığı zamandan ve parçası olduğu milletten bihaber... Sonuçların netleşmesiyle birlikte gezi mezi ayağıyla sokağa dökülmelerine değinmek gereksiz. Bu ufuksuzlukla zor be...

Evet cephesine gelince... İstediğini aldı. Bu açıdan sevinçli. Ancak detaylar bu sevinci alacalı bulacalı bir hale getiriyor. Her şeyden önce çıkan "Evet" oylarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın belirleyici etkisi göze çarpıyor. MHP'yi bilmiyorum. Ancak AK Parti teşkilatlarının çalışmadığı çoğu kimse için sır değildi. Boşvermişlik İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerin "Hayır"a kaymasının bir nedeni. Diğer nedenlerin başında ise, içerideki Fetö'cülerin ayıklanmaması, hala ciddi mevkileri işgal etmelerine göz yumuluyor algısı. Diğer taraftan iş yapmaktan ziyade, iş yapıyor görünmeyi önceleyen belediyeler başta olmak üzere kamu kurumları, kuruluşları... Bürokratlar, müdürler vs... Buna bir de gurur, kibir, bencillik gibi hasletleri de eklemeliyiz.

Sonuçlar ortada. Mesele; kim, hangi dersleri, nasıl çıkaracak? "Belki kötü olduğunu zannettiğiniz şey sizin için hayır, hayırlı olduğunu zannettiğiniz şey de sizin için şer olabilir" Şer zannettiğimiz şeyden hayr çıkarabilecek miyiz?


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...