İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​SEN ADAM OLSAN YOL BULUNUR!

YAYINLAMA:

“Tek adam” endişesi veya tehlikesine karşı önemli bir toplumsal buluşma/bütünleşme denendi.

Mühürlü pusula, mühürsüz geçerlilik tartışmaları ile sonucu ne olursa olsun en azından birkaç net artı elde edilmedi mi?

Mesela;

1- Türkiye'de "muhalif" olanlar, sandık organizasyonu kurmayı, sorumluluk almayı, meşakkatin içinde olmayı giderek artan oranda öğrendiler. Buna bağlı olarak bağımsız ve muhalif geniş bir "denetimci" kitlesi oluştu.

2- Daha önce “Seçsis Sistemi”ne güvensizlik ithamı ile saldırılıyordu. Bilişim oyunu ile hile yapıldığı iddiaları bu kez ortadan kalktı.

3- Politik fanatizme ve partizan yaklaşıma dayalı saldırgan yöntemden uzaklaşıldıkça, "diğerinin” ikna yolunun açık olduğu ortaya çıktı.

Buna rağmen bütün yetkilerin “tek elde” toplanmasının sonucu güç bütünlüğünün ağırlığının kabul edilemez olduğu tartışılmaya devam ediyor/edecek.

Önemli bir nokta da, gözünü iktidarda açmış (tıpkı 1938- 1950 kuşağı gibi) nesillerden türeyen yeni bürokrasinin güç zehirlenmesi ve ötekileştirici bilinçaltı ve üstünün kötülükleri konuşuluyor/konuşulacak. Ve iktidar için de en büyük yıkıcı tehlike bu sığ kuşaktır. Etkilerinin tencereyi patlatacak buharı üreteceğini (uyarılıp acilen ıslah edilmezlerse) yaşarsak- maalesef- göreceğiz.

Burası öyle de sen nasılsın bir bakalım mı?

Referandumda yumuşak ve partisiz yaklaşımla ikna ettiğin bir kitle oluşturabilmişken, bu görülebiliyor, anlaşılabiliyorken, hemen diğer ikna edemediklerine hakarete başlamak, aşağılamak, baskıcı, zalimce ve faşizan değil mi?

Veya itaate ve gizli kameralı şantajlara dayalı bir teşkilatla iş birliği yapmak faşizme prim değil mi?

Çifte standartlı, insafsız ve kendini kandırma sistemi herkese arada amorti ve teselli ikramiyesi veriyor. Ve mutluyuz değil mi?

Oysa;

İnsan hakları ve evrensel hukuk normlarına önyargısız olarak bağlı…

Tarih ve millet bilinci içinde, akılcı ve çözümcü vizyonu önemseyen, diplomatik müzakere çerçevesinde uluslararası ilişkileri yürüten ve geliştiren…

Milli kimlik ve kültür ögelerini küçümsemeyen ve tahrip edici yönlendirmelerden etkilenmeyen…

Küresel piyasalara entegre, şeffaf ve eşit rekabete izin veren, kalkınmacı yaklaşımı sosyal dokuyu bozmadan önemseyen…

İnanma ve inanmama hakkına saygılı, inanan her kesime eşit mesafe ve hizmet anlayışında olabilen…

Refahı, yandaşlık testi ve kontrolüne bağlamadan, insanca ve hakça dağıtabilen…

Bir yol vardır, olmalıdır, olacaktır.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...