İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

OBEZ EGO DİYETİ

YAYINLAMA:

Nedir bu esip gürlemelerin? Her sözün başında "Ben", "Benim" nitelendirmelerin... Oturduğun koltuğa, makamına, adına, sanına, parana, markalardan geçilmeyen görgüsüz hayatına bakıp havaya girmelerin... Bu dünyada aslında misafir olduğumuzu, kendimizin sandığımız her şeyin de aslında sonsuza kadar bizim olmadığını ahhh bir fark edebilsen! Obez egondan kurtulup keşke gerçekleri görebilsen! Keşke, ağzından düşmeyen "ben", "benim" gibi kelimelerin yerine paylaşımcı bir dil kullansan, narsistik krizlerinin hırsıyla kalp kıracağına, ah alacağına, insanların işleriyle, aşlarıyla, aşklarıyla oynayacağına, sevginin odak noktası olabilsen!

Bu yazı, iş yerimizde, okulda, sosyal yaşamda ya da evimizde iletişim içinde olduğumuz tüm obez egolu insanlara ithafımdır. İşin acı tarafı, sağlık camiasında ve medyada da bu tür insanların sayıları giderek artıyor. Biri, çalıştığı tv kanalındaki ya da gazetedeki unvanına güvenip öbür dünyaya koltuğuyla gideceğini düşünecek kadar mantığını yitirip saldırganlaşabiliyor. Geçmişteki zorlu günlerinin acısını ona yaklaşan herkesten çıkartmaya çalışıyor. Diğeri ise profesör, doçent, başhekim, hastane sahibi gibi unvanların esiri oluyor. Oysa, gerçek şu; kimse arabasıyla, makamıyla, unvanıyla, mücevherleriyle, bankadaki parasıyla öbür dünyaya gitmiyor. Kalan sadece hoş bir seda oluyor! Ama anlayana...

ŞİŞMAN EGOYLA GELEN SAĞLIK SORUNLARI…

Şişman ego, sağlık için de son derece zararlı. Nasıl mı? Baş döndürücü günler yaşamana neden olan sanal mutluluklar, hayatından bir bir çıkmaya başladığında uçurumdan düşmüş gibi olursun. Kendini çıplak hissedersin. Yeryüzünde bir hiç olduğun hissine kapılırsın. Depresyon başta olmak üzere ciddi ruhsal sorunlar kapını çalabilir. Kayıplarla gelen mutsuzluk… Yalnızlık hissi… Kendini güçsüz ve yetersiz hissetme… Artık sevilmediğini, beğenilmediğini, hiçbir işe yaramadığını düşünerek sakinleştiricilerin, uyku ilaçlarının ya da alkolün esiri olma… Böyle gri bir ruh halinin etkisiyle az ya da aşırı yemeyle gelen beslenme sorunları ve obezite… Hipertansiyondan kalp rahatsızlıklarına ve kansere kadar çeşitli sağlık sorunları… Obez egonun ruha ve bedene verdiği bu zararlardan korunmanın ise bir tek yolu var; egomuzun şişmanlamasını önlemek!

AŞIRI ŞİŞMAN EGODAN KORUNMAK İÇİN….

. Getirildiğin hangi makam olursa olsun, aslanlar gibi kükreyip histerik ego krizleri geçirmekten kendini koru! Oturduğun koltuğun senin tapulu malın olmadığını, her an o makamdan olabileceğini bil. İçindeki insanlığı hiç yitirme!

. Günün birinde unvansız, koltuksuz, teknesiz, lüks arabasız, beş parasız kaldığında çevrende güce tapanların hiçbiri kalmayacak. Zirvedeki insanlara sanal sevgilerini sunanlar, ışıltılı yaşamların yeni başrol oyuncularının çevresinde çoktan dönmeye başlamış olacak. Gerçek dostlarını asla ihmal etme!

. Gençliğine, güzelliğine de güvenme! Elbet, senden daha güzeli, daha çekicisi, daha genci, daha yeteneklisi çıkacak. Üstelik, günün birinde herkes gibi sen de yaşlanacaksın! Sanma ki, şimdiki gibi güçlü olacaksın! Ellerin titreyecek, belki yürümekte zorlanacaksın. O günlerde sadece gerçek dostların, içten sevenlerin ellerinden tutacak. Seni önemseyen, sana değer verenleri sanal sevgilerin uğruna sakın kırma.

. Hayatındaki insanlar; eşin ya da sevgilin veya çocukların, senin tapulu malın değil. Özellikle obez egonun tavan yaptığı şatafatlı günlerinde çevrendeki kadınların/erkeklerin uğruna, seni gerçekten seven, parasız, güçsüz, işsiz, hasta günlerinde de yanında olan hayatındaki insanı kırma.

. Özel hayatında ruhunu paspas etmek yerine, içindeki çocuğun mutluluğu için elbette “Benim mutluğum”, “Benim seçimim” diyebilmelisin. Çünkü yaşadığımız hayatın senaryosu bilinmezlerle dolu ve ne zaman sona ereceği belli değil! Ama konu sosyal yaşam ve iş dünyası olunca, “benim başarım” yerine, “biz” demeyi tercih et her zaman. Yalnız başına o fabrikayı, o hastaneyi kuramaz, o gazeteyi, dergiyi, tv kanalını yönetemez, editörlüğünü yaptığın sayfayı hazırlayamazsın! Bu gerçeği hiçbir zaman aklında çıkarma! Başarı bir ekip işidir.

. Affedici ol her zaman! Alacağın terfinin, zammın dayanılmaz çekiciliğiyle insanları aşağılama! Kimseyi obez egon nedeniyle işsiz, aşsız bırakma ya da böyle bir durumun tetikleyicisi olma. Aslında son derece kolay bir diyet bu! Yeter ki, insanlığını, gözlerindeki sevgi ışığını hiç kaybetme!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...