İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​İSTİHBARATI iMAL VE İCAT ETMEK

YAYINLAMA:

İster ulusal ister uluslararası plânda olsun, istihbarat kaynaklarının en dikkat edilmesi gereken özelliklerinden biri, hangi olayların nasıl bir eşzamanlılık içinde cereyan ettiğidir. Yâni birbirleriyle ilgisizmiş gibi gözüken olayların arasındaki ilişki, meydana geldikleri zaman çerçevesi dikkate alındığında doğru anlaşılır. Bu eşzamanlılık, olayların kendi içinde yorumlanmasının da daha sağlıklı ve tutarlı yapılmasına imkân tanır.

Bu istihbarat yönetimini kullanarak neyin hangi olaydan kaynakladığını, neyin hangi olaya nasıl etki ettiğini veya edeceğini tahmin etmek mümkündür. İstihbâratı sıradan bir ajanlık oyunu değil de bir imâlat ve icât süreci olarak görebilen siyâset yapıcılar, hamlenin nereye ve nasıl sonuçlar doğuracağını tahmin edebilir ve istedikleri sonucu, dışarıdan ilgisizmiş gibi gözüken olaylara sebep olarak kullanabilirler.

Mayıs Ayı İstihbârat İmâlatı ve İcâdı

Bu teorik yaklaşımı uluslararası arenada mayıs ayı başından beri olan olaylara uygulayalım. Elimizde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin gezisi, Merkel’in İncirlik çıkışı, Yeni İpek Yolu projesi, ABD’nin Suriye’de insanların yakıldığı haberini servis etmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta ABD Başkanı Trump ile görüşmesi var. Coğrafî uzaklık sebebiyle bireysel (gibi gözüken) bu olayların hepsinde özne olarak (Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında) Türkiye’nin olması, aralarında ilişki kurmamızı kolaylaştırmaktadır. Böylece imâl ve icat ettiğimiz istihbâratı okumamız daha kolay hâle gelmektedir. Bunun için de siyâset bilimci ya da istihbârat uzmanı olmamıza da gerek yoktur.

Fakat şu taraftan bakarsak başka bir şey daha gözükür. Bunlar, bireysel olarak sabah kalkınca akla gelip yapılacak şeyler olamayacağına göre, hamleler sonra hangi taşın hareket edeceğini veya sürecin sonunda kimin gâlip çıkacağını bilmek, önceki hamlelerde bu hesapları yapmadan mümkün değildir.

Şunu demek istiyorum: 16 Mayıs akşamı canlı olarak seyrettiğimiz Erdoğan-Trump görüşmesi aslında, Trump’ın başkan seçilme ihtimâli ile 16 Nisan referandumu öncesi plânlanan ve ardından mayıs başında Hakan Fidan-Hulusi Akar-İbrahim Kalın üçlüsünün başında olduğu heyetin ABD’ye gitmesiyle devam eden sürecin, arada Çin gezisinden elde edilen kazanımlarla yapılan bir sonucudur. Bundan sonraki sonuçların da sebebi olacaktır. Biz sıradan insanlar ise sâdece kapıdan karşılamaları, el sıkışmaları ve Beyaz Saray’ın bahçesinde yankılanan mehter marşını seyrediyoruz.

Hz. Mevlânâ’dan İstihbârat İmâlatı ve İcâdı

Bu satırları yazarken benim aklıma geldiği gibi, okurken sizin de aklınıza Hz. Mevlânâ’nın şu sözü gelmiş olabilir: “Öyle bir hamle yap ki, 700 yıl sonra şah-mat diyebilesin.”

Mayıs ayında birbirleriyle ilgili olduğunu görebildiğimiz bu olaylar, 16 Nisan’daki referandum sonuçları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’ye yeniden katılmasıyla ilgisiz değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüşürken güven veren bir ülkenin cumhurbaşkanı olmasının yanında 21 Mayıs’ta (bugün) AK Parti’nin yeniden genel başkanı olacak olmasının verdiği güç ile masaya oturmuştur. Elbette sayın Devlet Bahçeli de bu görüşmeden önce “Cumhurbaşkanının arkasında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin gücü vardır” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha güçlü hâle getirmiştir. Trump’ın Beyaz Saray’ın kapısında gösterdiği diplomatik saygı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında, Türkiye’ye, yâni bizlere gösterilen saygıdır. Yakın geçmişte Sisi ve Merkel’e gösterilen tavır ile kıyaslandığında Türkiye’nin istihbârat imâl ve icad etmedeki başarısı daha net görünür.

Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında gösterdiği tavırla sürekli bir “sebep=sonuç=sebep” formülüyle bir istihbârat imâlâtı ve icâdı yapmaktadır. Seneler sonra şah-mat çekmek için hamleler yapmaktadır. Ekonomik, siyâsî ve askerî istihbâratı toplama ile vakit kaybını en aza indirmek için, kendi geleceği ile ilgili istihbaratı kendisi üretmekte ve bir sonraki adımı olmayan hamleler yapmamakta tecrübe kazanmaktadır.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...