İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİRAZ SESSİZLİK LÜTFEN!

YAYINLAMA:

Etrafta ne kadar çok konuşan insan var bilmem hiç fark ettiniz mi? Kuaförde, markette, mağazada, metroda, vapurda... Nokta, virgül bile koymadan, soluklanmadan konuşuyorlar. Hiç susmuyorlar.

Her tondan, her desibelden kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk seslerinin bir uğultuya dönüştüğü günümüzde, sessizliği özlememek mümkün mü?

Bence çoğu insandaki “çene düşüklüğüne” varan bu bir şeyler anlatma telaşının ardında onca kalabalık içinde yalnızlığın soğuğunda titreyen yüreklerimiz var. Sevgiye, ilgiye olan açlığımız var. Yaşanılan ilişkilerdeki iç burkan iki kişilik yalnızlıklarımız var. Bu duyguların etkisiyle kuaförüne, manikürcüsüne, banka kuyruğunda rastladığı komşusuna anlattıkça anlatıyor bazıları.

İnsan seslerinin, konuşmalarının beynimizde uğuldamasının başka nedenleri de var elbet. Teknolojinin gelişmesi sonucu, nerede olursak olalım, her an bize ulaşılmasını sağlayan cep telefonları… İşimiz ya da ailevi sorumluluklarımız gereği yapmak zorunda kaldığımız görüşmeler… “Acaba bakıcı çocuğumun ilacını verdi mi!”, “Annemin ateşi düştü mü?”, “Sekreterim uçak biletini ayırtmayı unutmuş olmasın!” diye edilen telefonlar... Kısacası teknolojideki gelişmeler bizleri her geçen gün giderek daha fazla iletişimde bulunmaya zorluyor.

İÇSEL KONUŞMALARIN GÜRÜLTÜSÜ

Zaman zaman kendi sesini duyunca bile yorulan biri olarak, bence temel sorun patronumuzla, arkadaşlarımızla, eşimizle, çocuğumuzla, müşterilerimizle, vergi dairesindeki memurla, sağlık sigortacımızla yaptığımız bu görüşmeler değil. Asıl sorun kendi içsel diyaloğumuzda. Bana göre beynimizde uğuldayan düşüncelerin gürültüsü, bizi başkalarının dudaklarından dökülen sözcüklerden daha fazla yoruyor, yıpratıyor.

Dünün hesabını yapmaktan, geleceğin kaygısını duymaktan bugünü yaşayamıyoruz ne yazık ki... Korku, endişe ve öfke dolu düşüncelerimizin sesini dinlemekten, masmavi göklerde kanat çırpan martıların çağlıklarına ve kumsalı okşayan dalgaların sesine karşı sağır oluyoruz.

Düşünce yorgunuyuz çoğumuz. Bu yüzden de mutsuz, umutsuz ve yalnızız. Oysa, mutluluğun reçetesi içinde bulunduğumuz anda. Mutluluğu yakalamak için biraz sessizlik lütfen.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...