İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ALIŞKANLIK YAPAN ZAM ÖYKÜLERİ!

YAYINLAMA:

“Zam” konusu yıllardır dilimizden düşürmediğimiz konudur ama, bu kelimeyi pek de sevimli bulduğumuz söylenemez. Ama günlük yaşantımızdan hiçbir zaman eksik olmaz. Bizi en çok etkileyen bir gelenek, bir “öykü” ve “şehir efsanasi” gibidir. Geleceği pek belli olmadığı gibi bazen da bir dedikodunun kanadına takılmış olarak gökten düşüverir ansızın. Ama genelde davetsiz misafirdir. Sağolsunlar, ülkemizi yönetenler her dönem “zam” kelimesini unutmamamız için ellerinden geleni yaparlar.

Aslında “zamlar”la birlikte yaşamaya, yaşamımızda, onunla herşeyi zorunlu paylaşmaya çoktan alıştık, alıştırıldık bile.

“Zam” darbeleri alışkanlık yarattı, artık acı duymuyoruz, hissetmiyoruz bile.

Toplumu, dargelirliyi asıl üzen ve derin düşünceye sürükleyen, sorumluların “zam” konusunu her dönem propaganda malzemesi yaparak vatandaşı kandırmalarıdır.

Bu konuda her dönem muhalefet ve iktidar, tamamen zıt bir anlayış içindedir ve bu anlayış artık kronikleşmiş bir anlayışa dönüşmüştür. Muhalefette veya iktidarda kimlerin olduğu önemli değildir ve artık yerleşmiş bu uygulamalar hiçbir dönem değişmemektedir.

Muhalefette iken iktidarın yaptığı zamlar ve uygulanan yöntemler şiddetle eleştirilir. İktidarda olanlar ise, yaptıklarının yanlış olduğunu araştırmaya gerek duymadan vatandaşın tepkisini görmezden gelir, uygulamalarda yaptıklarının gerekliliğini savunurlar.

Bu, her dönem tekrar tekrar izlediğimiz, gelenek haline dönüşen bir film gibidir. Bu filmde başrolde, umutlarının gölgesinde yaşamaya çalışan dar gelirli vardır hep ama umutlarında genelde hayal kırıklığı vardır.

Ülkemizde toplumsal platformdaki siyasi ortamın değişeceği seçim beklentilerinde dargelirlinin verilen sözlere umut bağlamaktadır. Seçim ortamlarında ortaya atılanların en önemli dayanaklarındandır dar gelirlinin belini büken “zamlar” konusu. Gelenler gidenleri eleştirirler, gelecekler ise yaşanan bu olumsuzlukları tümüyle ortadan kaldıracakları sözünü verirler. İktidara geldiklerinde yapılan yanlışların hızla düzeltileceği, dar gelirlinin üzerindeki yükü kaldırmak için öncelikle gelirlerin artırılmasının yanısıra, dargelirliyi canından bezdiren “zamlar” konusunda gereken düzenlemeleri yapacakları sözlerini verirler.

Seçimler biter, dargelirli verilen sözlerin yerine gelmesini bekler ama beklenen olmamıştır genellikle. Tam aksine, bu kez de her ne şekilde ortaya çıktığı pek anlaşılmayan bütçe açıkları gündemde genellikle. Veya zorunlu kaynak yaratmalar ortaya çıkar ve yine adına fiyat ayarlaması denen “zamlar” gündeme gelir. Umutlar bir başka bahara kalmıştır artık.

Muhalefetteyken eleştirmek ve yöneten durumuna geldiğindeki farklı uygulamaların yerleşik düzen oluşturduğu bu ortamlarda dargelirli her zaman olduğu gibi unutulandır. Her dönem üzerine kabus gibi çöken “zamlar”ın yarattığı olumsuzluklarla boğuşmaya devam eder.

Yönetenleri eleştirmenin çok kolay olduğu, hiç külfet yüklemediği ortamdan yöneten durumuna geçenler, zorunluluk diyerek, eleştirdiklerinden çok daha ağırını uygulamak zorunda kalırlar.

Seçim meydanlarında verilen vaatler unutulur, dargelirli kendi haline bırakılır.

Seçim döneminde oynana oyun tam tersine dönmüştür. O dönemde eleştirenler şimdi eleştirilen durumundadır.

Biz yine konumuza dönelim. Ülkemiz son iki yılda iki genel seçim, ülkeyi çok zor duruma sokan FETÖ darbe kalkışması en büyük etkisini ekonomik durumun kötü bir dönem geçirmesi şeklinde gösterdi.

Darbe kalkışmasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmiş olmasına rağmen o kötü olayın geride bıraktığı olumsuzluklar ve toplum üzerinde yarattığı travmanın etkileri hala atlatılamadı. Toplum normal yaşantısına döndü gibi görünse de o normal yaşantının bekleyen geçim sıkıntısı canavarından nasıl kurtulacağının endişesini yaşamaya devam ediyor. O canavarın en çok beslendiği şey ise bir türlü kurtulamadığı “zamlar”.

Büyük “zamlar”, “küçük zamlar” ve çarşı pazara yansıyan “zamlar”. Dargelirli umutsuz ve çok zor durumda, sabah uyandığında “zam” kabusunu yaşayacağı bir sabaha uyanmak istemiyor.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...