İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​ARTIK BU TERÖRİSTLERİN ALÇAKLIKLARI KANIMA DOKUNUYOR!

YAYINLAMA:

15 Temmuz günü...

Öğle vakti diyebileceğimiz bir zaman diliminde güneş tam tepedeyken uzun zamandır görmediğim teyzeme gitmek için yola çıkmıştım.

Hafta sonunu orada geçirecektim hem hasret giderecek hem de iki günlük ziyaret için yanıma aldığım kitapları okuyacaktım.

Uzun bir yolculuktan sonra vardığımda hava hafif kararmış, güneş tam batmak üzereydi.

Akşam yemeğimizi yedikten sonra 14 Temmuz günü Fransa’nın Nice kentinde yaşanan terör saldırısıyla ilgili gazeteci arkadaşlarımla konuşuyor bilgi almaya çalışıyordum.

Tam bu sıralarda İstanbul’un iki muazzam yakasını birbirine bağlayan, dünyada eşi benzeri olmayan Boğaz Köprüsü asker üniformalı teröristler tarafından kapatılmıştı.

Önce sosyal medyada bazı haber ajansları “terör saldırısı şüphesiyle” kapatıldığını söylese de ortada bir tuhaflık vardı... Hiçbir terör saldırısına önlem olarak bu şekilde bir kapatma söz konusu olamazdı.

Ardından her şey netleşiyordu... Fetullahın teröristleri köprüyü kapatmış ve darbe girişimine kalkışmışlardı.

Sanırım saat 23.10 civarlarıydı ve hemen yerimden doğrularak sosyal medya hesabımdan Erdoğan’ın fotoğrafını koyarak şu iletiyi paylaştım:

“Erdoğan’ı yedirmeyeceğiz! Bu aşağılık darbeye kalkışanlara bu ülkeyi dar ederiz!”

Bundan kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu ve milletini “biz ölümüne ölümüne...” diyerek meydanlara çağırdı.

Ve ardından Atatürk Havalimanı’na yakın oturan teyzemlerle vedalaşıp haklarını helal etmesini söyleyerek evden çıktım.

***

Aracım yoktu, ıssız sokaklardan geçerek Atatürk Havalimanı’na giden bir yolun üst geçidine çıktığımda gördüğüm manzara muazzamdı.

Bir milletin yeniden dirildiğini görüyordum.

Bir milletin tanktan, toptan, tüfekten, F-16’lardan korkmadığına, göğsünü siper ettiğine şahit oluyordum.

Yanımda benimle beraber yürüyen insanlardan “Recep Tayyip Erdoğan ölecekse biz de öleceğiz” seslerini duyuyor, havalimanına araçlarıyla akın akın giden milletin korna seslerine, son ses açtıkları o meşhur Dombra parçasına tanık oluyordum.

Orada inandım işte Fetullah’ın köpeklerinin başarılı olamayacağına, asker üniformasını kirleten teröristlerin amaçlarına ulaşamayacaklarına.

Havalimanı’na gitmek üzere arkadaşımla konuştuğumda o aracıyla yola çıkmış beni almaya geliyordu.

Yollar tıkanmıştı, bir millet yeniden dirilmek için meydanlara akıyor, vatanının bir karış toprağını dahi alçaklara vermeyeceğini tüm dünyaya ilan ediyordu.

O sıralar televizyon programı yaptığım kanaldan aradılar ve yayına çağırdılar, milleti bilgilendirmek ve ekranda iki kelam ettikten sonra meydanlara çıkmak için yola koyulduk arkadaşımla.

Kanala vardığımızda direkt ekrana çıktım ve sabaha kadar süren yayınlar yaptık.

Stüdyonun içinden Fetullah’ın teröristlerinin kullandığı F-16’ların alçak uçuş sesleri duyuluyordu.

Ve bir millet gecesi karanlık olan bir günü sabahında aydınlığa çevirdi.

Bir millet canı pahasına vatanına sahip çıktı, küllerinden yeniden doğmanın ne anlama geldiğini tüm dünyaya haykırdı.

Bir millet ölümden korkmadı, bu ülkeyi işgal etmek isteyen, seçtikleri Cumhurbaşkanı’nı öldürmek isteyen teröristlere karşı çıplak elleriyle tankları ezdi geçti.

Okunan selâlarla işgal görünümlü bir darbe girişimini durdurdu ve bağımsızlığına sahip çıktı.

İkinci İstiklal Mücadelesi’nin temelini attı.

Ve uğruna kurban olunacak bu millet bu mücadelesine bıkmadan, usanmadan devam ediyor halâ...

***

15 Temmuz’la ilgili bu ülkede yaşayan herkesin bir hikâyesi var.

Ama bildiğim tek şey bu milletin yeri ve zamanı geldiğinde gereğini yaptığı, bir milletin istediği zaman teröristlere bu ülkeyi dar ettiği.

Ve yarın 15 Temmuz’un birinci yıldönümü.

Lakin...

Artık bazı şeyler kanıma dokunuyor, bazı şeyleri hazmedemiyorum.

15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikasta giden darbeci teröristin “hero” tişörtü giymesini ve onu giymesine müsaade edenleri hazmedemiyorum, tahammül edemiyorum.

Hala mahkeme salonlarına jilet gibi giyinip gelip tek tip kıyafet ya da tulum giydirilmemesini anlayamıyorum.

15 Temmuz’la ilgili yapılan bir filmde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başına silah doğrultulmasını kaldıramıyorum, kabullenemiyorum.

249 şehit ve binlerce gazimizin olduğu bir gecenin ruhunu ayaklar altına almak isteyenlere, teröristler için yürüyüş düzenleyenlere, teröristleri aklamak için her koldan saldırıp milletle dalga geçenlere tahammül edemiyor, hazmedemiyorum.

Darbe davalarında milletle, şehit aileleriyle ve gazilerle alay etmeye kalkan, üç maymunu oynama cüretinde bulunmaya kalkan bu darbeci teröristlerin alçaklıklarının yüzümüze vurulmasını kabullenemiyorum.

Bu noktada sesleneceğim kimse artık lütfen duyun ve bu teröristlerin bu kepazelikleri yapmasına izin vermeyin.

Şehitlerimiz ve gazilerimiz için...

15 Temmuz’da yazdığımız o şanlı destan için...

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...