İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​BARİ TABUTUN İÇİNE GİREYDİNİZ

YAYINLAMA:

Daha ilginç ne yapabilirsiniz? Kendinizi o halde görüntüleyip yayın yapabileceğiniz. Size öneriler hazırladım, kendilerine üç beden bol gelen egoları içinde küçük beyinlerini taşımaya çalışanlar.

Öncelikle kendi pisliğinizi yerken kendinizi görüntüleyebilirsiniz. Büyük ilgi çeker. Fenomen olmaya bir adım atarsınız. Kesin 20 bin takipçi garanti.

Sonra intihar ederken çekebilirsiniz kendinizi. Köprüden atlarken. Kesin 30 bin yeni takipçi garanti. (Gerçi tadını çıkartamazsınız ama adınız yürür.)

Mesela kendinizi dayak yerken çekebilirsiniz. Nasıl ağzınızın burnunuzun kırıldığını gösterebilirsiniz. Bu diğerleri kadar çarpıcı olmayabilir ama 5 bin civarında takipçi getirir.

Bir mevta ile birlikte mezarın içinde sarılmış olarak poz verebilirsiniz. Dışarıdaki görüntüleri bir arkadaşınız çeker. Siz alt plandan toprak atılırken görüntülersiniz. Sonra bunları birleştirirsiniz. Bunun da 100 bin yeni takipçi garantisi var.

Kendinizin sefil günlük rutininizi yansıtabilirsiniz. İşsiz güçsüz, ipsiz sapsız dolaştığınızı, nasıl aslında kendinizin bile nefret ettiği bir hayatı yaşadığınızı. Bu size takipçi kazandırmaz. Aksine kaybettirir.

Gelelim bu önerileri hazırlama nedenime: Absürt bir “Şıklık” var üstünde. Takım elbise giymiş. Eskiden bu tür giyinenlere “Süslü” lakabı takılırdı. İşte onlardan biri. Bir eliyle tabutun üstüne yaslanıyor. Şöyle bir profil bakış atıyor. Bir telefonun kamerasına poz veriyor.

Daha sonra bir başkası, bir başkası daha. Bir “Abla” görünüyor kadrajda. Daha gelirken saçını düzeltiyor. Ya saçı dağınık çıkarsa? Tabutun önüne geliyor, o da poz veriyor. Yahu utanmasalar tabutun içine girip fotoğraf çektirecekler.

Harun Kolçak’ın cenazesi. Kim bilir tabutunun başında yaşananları görse ne derdi? Herhalde: “Beni sizin bu görmemişliğiniz, dikkat çekme telaşı ile yaptığınız insanlık dışı davranışlar öldürdü” derdi.

Bu olaydan sonra düşündüm. Toplumumuzun bir bölümü hep mi böyleydi? Böyleydi de biz neden fark etmiyorduk?

Çünkü artık her insan kendi çapında “Ünlü.” Ama üç kişilik ünlü, ama beş kişilik. O tabutun başında poz verenler kendi minik cemaatlerine yayın yapıyor aslında. “Bakın” diyor “Ben ne yapıyorum? Nasıl poz veriyorum?” Ve görgüsüzlüğünü tarihe not olarak düşünüyor.

Eskiden de olurdu böyle şeyler. Ama yayın yapılmadığı için, sosyal medyaya düşmediği için çok bilmezdik. (‘Sosyal medyaya düşme’ tanımlaması kendi içinde de bir olumsuzluk taşımıyor mu sizce? Geneleve düştü gibi.) En fazla mahalle kahvelerinde, kadınların toplandığı günlerde konuşulur unutulurdu.

Şimdi artık bu örnekleri görür olduk. Çünkü bu aklı kıtlar kendileri yayın yapıyorlar. Biz de onların yayın yaptıkları araçlardan ne olup bittiğini daha çok görüyoruz.

Maalesef bu tipleri önlemenin tek bir yolu var, müdahale etmek. “Kardeşim ne yapıyorsun” demek. Gerçi o zaman da alacağın cevap insan hakları savunucularına saçını başını yolduracak türden olur ya: “Sanane ben özgür bir adamım. İsteğimi yaparım.”


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...