İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​GEÇMİŞ OLSUN

YAYINLAMA:

Gündemimize girip çıkan hadiselere bakınca aldatıldığımız hissi kuvvetleniyor.

Çocukluğumdan orta yaşlarıma kadar Yunanistan ile didişip durduk.

İlla bir kriz konusu buluyorduk. Veya önümüze servis ediliyordu.

Bu krizlere harcanan tartışmalar, fikir yorgunlukları serapa zarardı.

Sonra PKK çıktı…

ASALA filan hızlı geçiyorum.

“Soykırımı tanıma” edebiyatıyla Nobel bile verdiler.

Tanımıyoruz.

PKK dedim. Birileri çıktı sağı solu ateşe verdi.

“Ben Kürt”üm diyen bir tane sosyalist, dinsiz ve bebek katiline rastlamadım.

Apo denen mahluku böyle bir çerçevede kodlayıp üstümüze salan kimdi?

Veya Uğur Mumcu’nun varsayılan araştırmasındaki gibi zaten kendi ellerimizle kendimiz mi yetiştirmiştik?

Aldatılıyoruz hissi dedim ve fakat ölümleri ve ölüşlerimizi önemsemediğimi söylemedim elbette.

Fakat yok Yunan tehdidi, yok Ermeni tehdidi, yok Kürt tehdidi…

Palavra.

Bu ülkede 12 Eylül’e kadar süren içi boş sağ-sol kavgası ve binlerce ölümü, “Erzurum’da başörtüsü için mabadından fetva uyduran, çavuş bile olması utanç verici bir generalin” ihtilali için yedirdiler bize.

Ulan bakkalda, manavda posterlerini astık herifin.

“Anarşiyi bitirdi Paşa Hazretleri!”

Yuh bize…

Yine aynı eblehliğin bataklığında Fetö sapığını tartışıyoruz. İlk şu zaman başladı. Şu zamana kadar hizmetti. Aldandık. Falan filan.

Aldanmak ne demek, namusumuzu hem otel odalarında hem ordugahımızda bu şerefsize teslim etmişiz, goygoya devam ediyoruz.

Büyük bir İslam Alimi’ne sormuşlar, çünkü kendi hocasını yere göğe sığdıramıyormuş:

-O kadar anlatıyorsun. Sen bu hocandan ne öğrendin?

Uzun bir sohbet veya fasıl bekleyenlerin aldığı cevap bir cümle:

-İyi ile kötüyü birbirinden ayırmayı öğrendim!

Biz şu anda Türkiye coğrafyasında yaşayanlar, keskin bir hüküm olacak ama “İyiyi kötüyü ayırt edemez” haldeyiz.

Suçlu aramıyorum.

Suçluya işaret etmiyorum.

Mesela üst üste 3-5 defa aday gösterdiğin belediye başkanına istifa et, çek git diyorsun! O bi halt yediyse, senin aday göstermenin hiç payı yokmuş gibi…

Mesela 15 sene eğitim sistemine dokunamıyor ve bir gecede bir cümleyle sistem değiştiriyorsun! Bugüne kadarki bütün Milli Eğitim Bakanları trene bakar gibi şaşırıyorlar.

Arıza bu işte.

Hiçbir AK Parti ve Erdoğan düşmanı tam bu noktada heveslenmesin: Çünkü başka bir alternatif, başka bir proje, başka bir enerji, başka bir lider yok!

Olsaydı, böyle olmazdı.

Yani AK Parti gitsin, Erdoğan silinsin isteyenlerin elinde ne var?

Eğer Türkiye solunun lideri Kılıçdaroğlu ise kandırılıyoruz.

Eğer yeni bir heyecanın lideri Meral Akşener ise biri bizimle dalga geçiyor.

“Barzani Kürt devleti kuraydı…” zaten prematüre bir düşünce.

İnsan birkaç damla kan ve çokça endişe demiş Hoca Şirazi…

Öyleyiz.

Ben kalan ömrüm için huzur arıyorum. Kaç bahar kaldıysa, tadına ve şükrüne varmak için…

Sanmayın çok muhterem ve akil bir adamım. Kalanı kurtarma derdi. Giden gitti.

Diğer taraftan adam 70 yaşında kalan ömrü için 270 milyon doların yetmeyeceğinin endişesinde.

Hangimizin beyni daha sağlıklı?

Vallahi emin değilim.

Bu özgüvenin sebebi ilaçlar mıdır? Yoksa gönül gençliği mi?

Bilmiyorum.

Yine de kahvehanede okey oynayanların sanal dertsizliği ile belediyelerde imar dosyası kovalayanların ümitleri birbirine eşit bir yaşama sevinci haline gelmiş.

Vatan-millet-Sakarya/ olmuş vatan-millet- Adapazarı.

Geçmiş olsun.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...