İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

CANLI YAYININIZ BATSIN

YAYINLAMA:

Hay sizin Instagramınıza, canlı yayınınıza. Hay atacağınız havaya, vereceğiniz mesaja. Yapmayın arkadaş. Yapmayın. Anlayın artık ülke gerçeklerinden kopuk yaşıyorsunuz. Ama bunun farkında bile değilsiniz. İlla kendinizi göstermek zorunda mısınız? İlla hayatınızın bir bölümünü paylaşmanız mı lazım?

En son sosyete modacısı Nur Yerlitaş çarpıldı. Çarpıldı diyorum çünkü gerçekten kamyon çarpmışa döndü. Hikâye şöyle: Nur Hanım bir yaş gününden “Canlı yayın“ yapıyor. Tam konuşurken, yandan birileri, belli ki “Yapma şehitler var” diyor. Hanımefendi “Şehitler, mehitler yeter artık” cevabını veriyor. Bu duyulan. Görülmeyen kısmında yani bu lafın arka planında “Şehitler var denilerek eğlencemiz engelleniyor” düşüncesi yatıyor. Bundan sonra ayıkla pirincin taşını.

Sonra uğraş dur. “Aslında onu demek istememiştim” de, vatan millet sevginden dem vur, kendini anlatmaya çalış. Ama mal ortada. Bir süre sonra bu açıklama değil, ilk görüntüler kalacak akıllarda. Bayağı bir süre yapımcılar bile uğramayacak kapına. Çünkü onlar da tepkilerden korkacak. Elbise diktirmek isteyenleri bilmiyorum. Ama muhtemelen gizli gelip giderler makul bir zaman.

Ve açıkça Nur Hanım bu işte ilk “Çarpılan” da değil. Birçok “Ünlü”, “Ünlü” adayı, dikkat bağımlısı, ilgi taleplisi aynı yolda heder oldu. Daha önce Twitter’da çarpılıyorlardı, şimdi buna bir de Instagram eklendi.

Şimdi anladınız mı aslında gazeteciliğin, televizyonculuğun ne kadar önemli bir profesyonel bir iş olduğunu. Çünkü bir gazeteci, yazacağı satırın nerelere gidebileceğini hesap ederek laf söylemek zorundadır. Anında bütün olasılıkları düşünür.

Sizler ülke gerçeklerinden kopuk, dedikodu ile örülü küçük gündemlerinizde bu hesabı yapamazsınız. Kimse sizden yapmanızı da beklemez. Ama kişisel şöhret artırmanın veya üretmenin böyle yan etkileri de olur işte.

Bu “Canlı yayın” isteğinin temelinde bilinç altı duygular olduğunu düşünüyorum. “Bakın ben ne kadar zenginim, güzelim, iyi yaşıyorum”u ilan etme duygusu. Bir tür “Sosyal teşhircilik.” Bu teşhirciliğe teşne birçok insan olduğunu da biliyorum.

Ancak bu ülkenin kendine özgü şartlarını biliyor olmanız, takip ediyor olmanız lazım. Şehit haberleri gelirken, eğlence yerlerinden canlı yayın yapamazsınız. Yaparsanız eleştirilirsiniz. Asgari ücret konuşulurken, milyon avroluk aracınızla hava atamazsınız. Atarsanız en hafifinden şımarıklık ile suçlanırsınız. Bırakın zenginliğiniz, iyi hayatınız biraz gizli kalsın. Siz eskiden ne yapıyordunuz, nasıl yaşıyordunuz Allah aşkına.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...