İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​REZA'YA ŞAŞIRANINIZ VAR MI?

YAYINLAMA:

Genç bir adam. Gösterişi, kendini göstermeyi, parasını göstermeyi seviyor. Eski sevgilisi tanınmış bir yüz. Hele eşi Türkiye’nin en ünlülerinden. Aldığı yatlar, yalılar…

Belli ki milyar doların üstünde parası var. Yani kaybedecek çok şeye sahip. Hem de çok. Bir iş adamı. Dava adamı değil. Sonra birden nasıl olduğu anlaşılamayacak bir şekilde özel uçakla Mickey Mouse’u görmeye Amerika’ya gidiyor. Ve gözaltına alınıyor.

Bir yanda hayatı boyunca aynı hızda harcasa yetecek kadar parası, şaşalı hayatı, debdebesi, spot ışıkları, diğer yanda Amerika’da bir cezaevinde unutulmuş bir hücre. Ve kendisine diyorlar ki, “Artık 70 yıl mı olur, 90 yıl mı bilemiyoruz.”

Şimdi anlaşılıyor ki bu korkuyla, kendisine ne söylenirse altına imza atacak. Yeter ki kendisi kurtulsun.

Üstelik davanın konusu da son derece sübjektif. O derece sübjektif ki, bir Amerikalıdan başkası ortada suç bile göremez. Amerikalılardan oluşan bir jürinin karşısına çıkıp “Amerika’nın çıkarlarını zarara uğratmaktan” yargılanacak. Böylesi bir suç tanımı sadece o topraklarda geçerli kabul ediliyor. Yani Mickey Mouse’un memleketinde. Gitmesi tesadüf mü? Eğer bu gidiş “Bilinçli” değilse, çok safça. Bu çapta iş yapan birinin hesap etmesi gereken bir risk. Eğer bu riski hesap etmeyen biri ise, bu boyutta iş yapması zaten başlı başına bir risk.

Bu arada ortaya çıkıyor ki, Rıza Sarraf meğer Hotmail kullanıyormuş. Hotmail ünlü Microsoft’un bir kuruluşu. Yani bir Amerikan şirketi. Oradan yazışırmış. Adamlar 2014 yılında bir mahkeme kararıyla Sarraf’ın maillerini izlemeye başlamışlar. Her yazdığını takip etmişler. Amerikan markasına ait bir sistem kullanıyorsanız belli ki, özel hayat falan hak getire. Kendi ellerinin uzandığı her alanı rahatlıkla kontrol ediyorlar. Teknolojik üstünlüğün başka bir ülke topraklarında olsa da bireylere karşı nasıl kullanıldığının somut bir örneği.

Artık kesinleşti ki Rıza Sarraf tanık listesinde. Davanın adı Amerika, Atilla’ya karşı. Yani koskoca Amerika, Türkiye’de bir bankanın genel müdür yardımcısına karşı öyle mi? Buna inananınız var mı? Dertlerinin sadece bu olduğunu mu düşünüyorsunuz?


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...