İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​DAVUTOĞLU TRAVMASI ATLATILAMAMIŞ

YAYINLAMA:

Temelinde geçmişte AK Parti politikalarını desteklemiş veya hala destekleyen kimi çevrelerde Posttravmatik stres bozukluğu yaşandığı görülüyor.

Yani travma yaratan bir olayın gerçekleşmesinden sonra, o olayın günlük yaşamda hatırlanması durumu. Bir tür aşırı uyarılmışlık. Beraberinde kaygı ve kolay irkilmeyi de getiriyor. Görünen o ki Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan ayrılış süreci kimilerinde böylesi bir etki yaratmış.

Bana garip gelmiyor. Zaten Kartacalı şair Terentius'un dediği gibi: “İnsana ait hiçbir şey bana yabancı değildir.” Yani şaşırtmaz.

Ancak şaşırtan bazılarının hala Davutoğlu üzerinden güncel gelişmeleri yorumlama çabası. Bir tür “Olmayana ergi.”

Bu tür yaklaşımlar, bana göre Sayın Davutoğlu’na da fayda getirmiyor. Tamam, adı anılıyor. Ancak bunun pratikte bir faydası yok. Hatta tam tersine.

Görünen o ki, artık AK Parti’de yeni bir Davutoğlu dönemi yaşanmayacak. Çünkü gün artık o gün değil. O yüzden bu yaşananları yavaşça tarihin akışına bırakmak gerekiyor. Yoksa, hiç yoktan yere gereksiz, hiç kimsenin işine yaramayacak ve hiçbir sonuca ulaşmayacak tartışma konusu olmaya devam edecek.

BAKMAYIN SİZ LAF EDEN LEŞKERE

Geçen yıl eleştirilmişti. Okan Bayülgen’in davranışları yüzünden. Bayülgen planladığı televizyon programlarını yapamadı. Bir hayli de yıprandı. Yani, sivri dilinin, dikkat çekme çabasının, aykırı görünme tutkusunun cezasını çekti.

Altın Kelebek’ten bahsediyorum. Ve her ödül töreninden sonra ortaya saçılan, “Şu almalı mıydı, bu almalı mıydı?” tartışmalarından da artık gına geldi. Anlaşılıyor ki herkesin bir adayı var. Almayanlarda laf çok. Kendi mesleğinde hiçbir şey yapamayıp boş laf kalabalığıyla iki satır adları geçsin diye sağa sola sataşan leşker sanki kendileri ödül alsa en önde koşmayacaklarmış gibi davranmıyorlar mı? Bu iki yüzlülüğe dayanamıyorum.

Arkadaş, tamam eleştirebilirsin. Ama bunu ödülün öncesinde yapacaksın. Önceden diyeceksin ki, sonra kendin için bir şey istemediğin anlaşılsın. Yoksa haset kokar ortalık.

AMERİKA’NIN BAHANESİ KALACAK MI?

Rusya, askerlerini Suriye’den çekeceğini açıkladı. Çünkü artık fiilen alanda olmasına gerek yok. Peki bu durumda Amerikalı askerlerin Suriye’de durmak için bir bahanesi kalacak mı? Eğer kalmak isterlerse ne diyecekler? Hangi bahaneye sığınacaklar acaba? Öyle ya “Terörizmle mücadele” artık kılıfına sığmıyor. Hadi Ruslar, Suriye yönetimi ile anlaşma imzaladı, üslerini garantiledi. Amerika kimle bu anlaşmayı yapacak? Bir gün gelecek mecburen çekilecekler. Ve ortaya çıkan kaotik yapı yine bizim başımıza kalacak. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...