İstanbul
Açık
13°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​YÜZ YÜZE ILETIŞIMIN SICAKLIĞINI ÖZLEDIK! (2)

YAYINLAMA:

Başlığımıza konu olan yazımı dün yazmak için bilgisayarımın başına geçtiğimde bu kadar çok şey yazacağımı düşünmemiştim. Bazen böyle olur. Bir konuda yazı yazmak istersiniz ama o kadar yazacak şey birikmiştir, yazıyı sonlandıran noktayı koyamazsınız.

Konumuz; çılgınca bir değişimle aklımızı başımızdan alan iletişim teknolojilerinin geride bıraktıkları ve en önemlisi eskiyi anımsatan duygularımızı ne kadar özlemeye başladığımızı yoğun olarak hissetmemizdi.

İşte bu amaçla başladığım dünkü yazımı şu sözlerle sonlandırmıştım;

“Hep düşündüğüm şeylerdendi. Sosyal yaşamımızı tam anlamıyla kontrolü altına alan ve hızla yaygınlaşan bu teknoloji çılgınlığın nerelere varabileceği konusunda her zaman endişe duymuşumdur.

Teknolojiyi aralıksız takip eden biri değilim ama tüm sektörlerin yanı sıra, yaptığım iş gereği, bilgisayar ve bilişim teknolojilerindeki, teknolojik gelişmelerin takibi konusuna da özen gösteririm.

Hızla süregelen bu teknolojik çılgınlığın yarattığı ortamda, eski sosyal yaşamımızdaki bir çok şeyi özlediğimizi söyleyebilirim.”

Evet söylediğim gibi bu teknoloji çılgınlığının başımıza açtıklarına bakın. Teknolojinin yenilenmesi, gelişmesi fikren hoşumuza giden bir şeydi. Hatta teknolojiyle gelecek yeniliklerden başlangıçta kendimizi çok mutlu hissettiğimiz de olmuştur çoğu zaman.

Ama gelin görün ki “kazın ayağı hiç de öyle değilmiş”. Bu hızlı değişim şimdilerde kafamızın iyice karışmasına neden olamaya başladı. Geçmişin uğraş ve yaratıcılıkta yaşamımızda bıraktıklarını özlemeye başladığımızı görebiliyoruz.

Başlangıçta internet ve internetin sağladıkları pek hayal ettiklerimiz değillerdi ama, yaşamımıza hızlı giriş yapınca aklımızı başımızdan almadı da değil. Chat’leşmeler iyi geldi gençliğe, hatta her yaşta olanlara. Oturduğunuz yerden bilgisayar tuşlarına dokunarak ihtiyacınız olan bilgilere ve kaynaklara ulaşabilmek, eskinin en küçük bir bilgi kaynağına ulaşabilmek için kütüphane kütüphane dolaşmalarımızı hatırlayınca daha kolay ve keyifli olan bu yöntemden oldukça mutluyduk da. Bir tuşla istediğiniz yere ulaşabilmek güzel şeydi.

Toplum olarak bazı şeylerdeki abartımız gibi, teknolojiyi hızla tüketebilen, eskitebilen bir topluma dönüştüğümüzü göremedik. Bizler çok çabuk tüketme konusunda oldukça maharetliyiz ama, üretme konusunda o kadar becerikli olamadık. İstediğimizi kolay yoldan elde etmek tatlı geldi, bu konuda giderek tembelleştik ve hazıra konmayı alışkanlık haline getirdik.. Özellikle gençlerimiz bu konuda iyice abartılar hazıra konma anlayışını. Araştırmaya gerek duymaksızın her şeyi internetten elde etmeye başladılar. Kaynak araştırmasına, doğrulamalarına gerek duymaksızın ulaştıkları ilk bilgileri kullanarak bir eser oluşturmaya çalıştılar. İyice tembelleştiler. İletişim seçeneklerini yok saydılar.

İnternet giderek gelişti. Günlük işlerimizi yapmanın ötesinde, sosyal medya denen bir iletişim kanalının esiri olmamıza neden oldu Sosyal medya o kadar yaşamımızı sardı ki, artık tüm iletişim ve bilgi aktarımını, hatta tanıtımımızı, özel ihtiyaçlarımızı karşılamayı e-alışverişten karşılayacak kadar içimize işledi. Bazı şeyler hala güzel. Onca işinizin arasında bazı işlerimizi online halledebilmek yaşamımızı kolaylaştırmadı da değil. Ancak uğraş vererek bir şeyi elde edebilmenin keyfinden de uzaklaşmaya başladık.

Tüm bunlar olurken, iletişim araçlarını kullanımında yaşanan iletişim kirliliği, kötü kullanımların yarattığı zararlı bağımlılıklar ve yaşanan özel yaşam zaafı, hukuksuzluklar, özgürlüklerin kısıtlanması, iletişim konusunda kafamızda bazı soru işaretlerine neden olmaya başladı.

Yüz yüze iletişim neredeyse ortadan kalktı. Akıllı telefonlar yüz yüze iletişim konusunda insanları iyice tembelleştirdi.

Hemen hemen herkesin elinde o “akıllı” denen telefonlardan var.

Bankalar bile işlem kolaylığı sağlamak için akıllı telefonlar üzerine kurulu kampanyalara başladılar. Sizi arıyorlar ve ilk sordukları; “Akıllı telefon kullanıyor muşunuz?” sorusudur.

İletişimin ana kuralı; feedback, geri dönüş alabilmek içim “yüz yüze iletişim” üzerine kuruludur.

Kısacası; yüz yüze iletişimin sıcaklığını özledik.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...