İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

​MESELE TAHT İSE İSLAMİYET TEFERRUAT MI?

YAYINLAMA:

Ohh. Nihayet ağızdaki baklayı çıkardılar. Dost gibi davranmayı bile bıraktılar. Neymiş Osmanlı “hırsızmış.”

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Twitter sayfasında bir başka kullanıcının mesajını paylaştı. Bu twitte şöyle yazıyordu: “1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medinetü'l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam'dan İstanbul'a "Seferberlik" ilan ederek, Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan'ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu."

Bu lafı edebilecek kişinin British Museum ve Louvre’un sokağından bile geçmemesi gerekiyor. Onlara hangi lafı ettin de Türkiye’ye böyle bir dille saldırıyorsun? Amerikan işgalinde Irak’ın bütün tarihi yağmalanırken, müzeleri talan edilirken niye sesin çıkmadı? Eğer o eserler bugün duruyorsa o “Hırsız” dediğiniz paşa sayesindedir. O asker, o emanetleri kutsal bilmiş, İngiliz işgalinden ve gördüğü her dini yapıyı tahrip eden bir aşırı bir tarikatın hışmından korumuş.

Türk halkı ile Arap halkı arasında tabanda hiçbir sorun bulunmadığını biliyorum. Öyle olsa akın akın buralara gelmezler. Ve buraya gelen her Arap eminim kafasında ülkesine dönük soru işaretleri ile dönüyor. “Böyle de olabiliyormuş” diyerek.

Ama tepede, yani onların tepisindeki kraliyet rejimlerinde ciddi bir hazımsızlık olduğu muhakkak. Çünkü çağın çok gerisindeki oligarşiler ile yönetiliyorlar. Ülkelerinin kaynaklarını sırf iktidarda kalabilmek için başka ülkelere akıtıyorlar. Ve sokağın sesini dinlememek için bin bir takla atıyorlar.

Demokrasi ve seçimleri sevmiyorlar. Eğer seçim olursa bir gün bile yerlerinde duramayacaklarını çok iyi biliyorlar. Bu yüzden de Tayyip Erdoğan’a saldırıyorlar. Daha önce rahattılar. Çünkü Türkiye onların tarafına hiç bakmıyordu.

O yüzden Mısır’da seçimle işbaşına gelen iktidarı devirmek için ellerinden geleni yaptılar. Darbe olduğunda ilk onlar destekledi. Onlarca milyar dolar göndererek. O Yüzden Amerika ile el ele tutuşup İsrail’in önünü açtılar, o yüzden 15 Temmuz darbe teşebbüsüne para verdiler.

Türkiye’nin yönetim biçimini sevmemeleri onlar açısından son derece normal. Çünkü Türkiye onları sarımsağın vampiri etkilediği gibi etkiliyor. Seçimle yönetime gelen bir iktidar, bazı sorunları olmasına rağmen oturmuş bir demokrasi, güçlü bir ülke. Üstelik demokrasinin doğası gereği sokaktaki insanların duygu ve düşünceleri, öyle ya da böyle devletin yönetimini belirliyor. Siz kral, emir falan olsanız hoşunuza gider mi?

Benim “Oh” çekme sebebim ise artık bu iki yüzlülüklerinin ortaya çıkması. Çünkü bir yandan Müslüman komşuna ambargo uygulayıp boğmaya kalk, diğer yandan “Müslüman kardeşim” dediğin Türkiye’nin burnunun dibinde Amerikalılarla birlikte Suriye’de terörist örgüt kamplarını gez dolaş, öte yandan darbe planla-destekle, sonra da “Müslümanız” nutukları at.

Bu mu yani?

Görünen o ki, kimileri için mesele taht olduğunda Müslümanlık teferruat kalıyor. Öncelik, tahtlarında, oligarşilerinde.


Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...