İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

TÜRKAN MUTLU'NUN (DEMET AKBAĞ) ZEYTİNLİKLERİ KORUMA MÜCADELESI…

YAYINLAMA:

Zeytinin yeşili, denizin mavisi demek benim için huzur demektir.

Küçükkuyu-Assos sahil yolunda zeytin ağaçlarının çevrelediği yolda Ağustos böceklerinin şarkılarını dinlerken içimi tarifsiz bir mutluluk kaplar. Zeytinliklerin içinden geçen toprak yoldan ulaşılan Patriça kıyıları ise yeryüzündeki cennetimdir. Oğlum Diego’yla birlikte denizde yüzerken içimdeki çocuğun kahkahalarıyla inleyen sahildir, Patriça. Sadece benim mi? Yöre halkının da portatif oturma takımlarıyla ve şemsiyeleriyle gelip hem ailece yemek yediği, hem denize girdiği doğal bir plajdır. Tesettür mayolarıyla yani burkinisiyle denize giren de, bikinisiyle güneşlenen de oradadır. Cıstak cıstak müzikli, botokslu, dolgulu, yüzü bir karış makyajlı müşterilerin olduğu, tıkış tıkış beach kulüplerden çok farklıdır. İşte, bu yüzden Patriça; zeytinlikleri ve masmavi deniziyle senindir, benimdir, onundur, kısacası halkındır. Cep yakan giriş ücretlerini ödeyebilenlerin değil, işçilerin, memurların eş, çocuk, akraba ve arkadaşlarıyla zeytin ağaçlarının gölgesinde serinleyip yüzebildiği bir sahildir. Bu yüzden zeytinliklerle ilgili yeni düzenlemeler ve doğal SİT alanındaki mutlak koruma alanlarının imara açılması tartışmaları ne zaman gündeme gelse; bir annenin çocuğunu koruma iç güdüsü yüreğimi kaplar.

GÜLDÜRÜRKEN DÜŞÜNDÜREN BİR FİLM: “GÖREVİMİZ TATİL”

Senaryosunu Murat Şeker ile Ali Tanrıverdi’nin yazdığı “Görevimiz Tatil” filminde; Demet Akbağ’ın canlandırdığı Türkan Mutlu’nun zeytinliklerin betonlaşmasına karşı mücadelesini izlerken, 2 bin yıl yaşayabilen bu tarihi ağaçların hayatımızdaki önemini düşünmekten kendimi alamadım.

Türkan Mutlu, tek dostunun elektrik süpürgesi olduğunu düşünen, çocuklarının ve eşinin mutluluğuna odaklı hareket eden, buna karşın iç dünyasında derin yalnızlık yaşayan milyonlarca ev kadınından biridir. Aile terapistinin tavsiyesiyle çıktıkları tatilde, kiraladıkları karavanın bozulması sonrasında bir Ege köyünde bulurlar kendilerini. Burada içindeki gücü keşfeden Türkan Mutlu, Yavaşlar Köyü sakinlerinin zeytinliklerini müteahhitlere satmamaları ve yeşilin gri beton binalara teslim olmaması için kampanya başlatır. Köyün kadınlarını peşinden sürüklediği hareketinde, zeytinlikler içinde zeytinin sağlığımıza ve güzelliğimize faydaları ve yaşamamızdaki yeri üzerine teatral bir konuşma yapar. Sosyal medyada canlı yayınlanan bu konuşması büyük ses getirir. Milyonlarca kişi zeytin ağaçlarına, zeytinliklere sahip çıkar. Filmde, Demet Akbağ’ın performansı gerçekten izlenmeye değer. Murat Şeker ve Ali Tanrıverdi ise, küfüre, belden aşağı esprilere yer vermedikleri gibi, önemli bir çevresel konuya vurgu yaparak güldürürken düşündüren kaliteli bir filme imza atmışlar.

KADINLAR VE TABİAT ANA…

“Görevimiz Tatil”in yönetmenliğini de yapan Murat Şeker’in filmi “Annesine ve Tüm Kadınlara” armağan edişinden de çok etkilendiğimi belirtmek isterim. Adı üzerinde “Tabiat Ana”. İşte bu yüzden, zeytin ağaçlarının kesilmesine de, doğal yaşam kaynaklarının heba edilmesine de, yani Tabiat Ana’nın katledilmesine de elbette kadınlar karşı çıkacak. Bu açıdan baktığımızda biz kadınlar, her birimiz Türkan Mutlu’yuz aslında.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...