İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ZAMANIN DEĞERİNİ BİLMEK

YAYINLAMA:

Demek ki senin Allah’la irtibatlı olduğun süreye “Zaman” deniyor. Senin için “Zaman” odur, onun dışındaki boş geçen her dakikan ölü zamandır. Ezel ve ebed Allah’a ait olduğu için, sen de sonsuzsun, çünkü sen de ondan bir parçasın; fakat bunu idrak edebilmen için önce yaşar hâle geçmen lâzım. “Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez” dediği gibi Yunus Emre’nin, “Önce insan ve âşık olman lâzım ki Allah’ın zamanına uyasın ve o şekilde doğru dürüst yaşayan insanlardan olsun.” Mutasavvıflar, “Bu ânın öncesi ve sonrası kulu ilgilendirmez” diyorlar. Şu an seni geleceğe hazırlıyor. Daha öncesi bugüne hazırladı. Onun için geçmiş ve gelecekle meşgûl olmamamız gerektiği bize öğretiliyor. Demek ki geçmiş ve geleceğe takılanlar hakikaten Allah’ın mânâsından uzaklaşıp, ölü yaşamayı tercih ediyorlar. Öyleyse zamanın ötesine geçebilmeyi, ezelî ve ebedî olan Allah’la ilişki kurmayı becerebilmemiz lâzım. Ancak hakîkî zamanımız böyle oluşur.

Tasavvufta iki de kavram vardır: Vaktin çocuğu ve Vaktin babası. Her kişinin vakti, “Vakit” dediği zaman kavramı ona Allah’ı öğreten hakîkî bir ilim adamının öğrettiği ilimle alâkalıdır. Sen hangi ilimden feyz alıp, Allah’a ulaşıyorsan senin vaktinin babası odur. Yani Mevlânâ ile bunu bulduysan vaktinin babası Hazreti Mevlânâ’dır, İbnü’l Arabî ile bulduysan Hazreti İbnü’l Arabî, Kenan er-Rıfaî ile bulduysan odur. Sen de onun öğrettiği, Kur’an-ı Kerîm ve hadislere uymak sûretiyle ve onun öğretilerini yaşamak sûretiyle o vaktin çocuğu olursun. Bir de vaktin kıymetini bilmek tabiri ya da, şairane bir söylemle vakti kuşanmak tabiri vardır. Duymuşsunuzdur. Çoğumuzda bu cümleleri yeri geldiğinde kullanır. “İki şeyin kıymetini çok iyi bilin ve kapısında bekçi olun, biri vaktin, biri kalbin” diyorlar. Yani vaktini doğru kullanmak, vaktini boşa harcamamak, hayvan gibi yaşamamak, insan olma derecesine ulaşmak, her an “Kime nasıl faydam olur?” diye düşünmek; lazım. Kalbine ise Allah’tan gayrıyı sokmamak lâzım, korumak için.

Huzurlu olmak Allah’ın huzurunda olmak demek. Yeni nesil, Allah’ın huzurunda olma sanatını elde ederse mutlu ve mesut olur. Ama dünyanın emrinde olmayı tercih ederse ve dünya şartlarına uyarsa, bedbaht olur. 2000’den beri hızlanan bu dünyada, merkezkaç kuvveti tesiriyle bu insanlar devamlı dışarıya atılmaktadır. Doğal olarak onların mutlu olma ihtimali yoktur. Ancak merkezcil merkezkaça eş kılan îmân ehli olduğu yerde, doğru döner ve hizmetle vakit geçirir. Onlar için hayat, hep huzurda olmak ve huzûr içinde olmak demektir. Sonuçta işte geldik ve işte gidiyoruz. O halde bulunduğumuz şu anın ve zamanın değerini bilelim. Yapmamız gereken zamanı iyi kullanmaktır. O zaman vaktin kıymetini bilmiş oluruz. Boş zaman ve değersiz zaman, Allah’la irtibatlı olarak yaşamadığımız zamanın adıdır. Her ne yaparsak yapalım, Allah bizi görüyormuşcasına yapalım. Adaletli olalım, ahlaklı olalım, iyiliksever olalım. Yaptığımız işin, vazifenin ve hizmetin hakkını verelim vesselam.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...