İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ESKİDEN…

YAYINLAMA:

* Fırıncılarla, kasaplara her hafta veyahut her ay köpekler için muayyen bir para verilip et ve ekmek dağıttırmak adeti vardır.

* Yavrulayan köpekler için sokaklarda küçük kulübeler yaptırılır.

* Kasaplar her gün köpeklere bir miktar et dağıtmakla mükellef tutulur.

* Eski Türk hayratı eserlerin başlıcaları; hastaneler, tımarhaneler, camiler, medreseler, mektepler, hanlar, kervansaraylar, bentler, çeşmeler, sebiller, sarnıçlar, kuyular, köprüler, yollar, kaldırımlar ve imarethanelerdir.

* Yaz sıcaklarında çeşmelerle, sebillerde karla soğutulmuş sular verilir.

* Hanlarla kervansaraylarda yolcular üç gün parasız iaşe ve iskan edilir.

* Şehirlerdeki imarethanelerde ihtiyacı olanlara her öğün yemek verilir.

* Hastahanelerde hastaların maneviyatını takviye için musiki fasılları tertip edilir.

* Borç yüzünden hapsedilmiş olanların kurtarılması en mühim hasenattan addedildiği için hapishanelere gidilip, bu gibilerin borçları Fi-sebilillah ödenerek tahliyeleri için gerekli işler yapılırdı. Bu ulvi hareket milli bir anane halini almıştır.

* İhtiyaçlarını ifadeden sıkılıp utanan muhtaçların kim oldukları hiç belli edilmeden tahkik olunarak kendilerine gizlice yardım edilir.

* İslam’ın sadaka ve zekat esaslarına tamamıyla ve hatta fazlasıyla riayet edildiği için eski Türkiye’de dilenci yoktur.

* Yersiz yurtsuz fukaranın iskan ve iaşeleri için yatakhaneler tesis edilmiştir.

* Her cami, kendi sahasındaki hastalarla muhtaçlara bakmak vazifesiyle mükelleftir.

* Ölülerin borçları hayrat ve hasenat erbabı tarafından ödenir.

* Yol boylarındaki hanlarda her akşam yolculara ziyafet çekilir.

* Eski Türk hayrat ve hasenatı, din mezhep ve milliyet farkı gözetmeksizin bütün insanlara yapılırdı.

* Eski Türkler öldükten sonra bile kimseye muhtaç olmamak için kefen paralarını daima üzerlerinde taşımayı milli bir adet haline getirmişlerdir.

* Eski Türkler mertliğe hayrandır. Soğuk-kanlılık ve açık sözlülükte cüret ve cesaret gösterenlere bütün Türkler iyilik etmeyi vazife bilir.

* Bütün sokaklarda köpekler için su kovaları vardır.

* Kedilere karşıda aynı şefkat ve merhamet tezahürleri görülür.

* Leyleklerle Kırlangıçların yuvalarına hürmet edilir ve evlerin damlarında barınmaları hayra alamet sayılır.

* Büyük binalar yapılırken kuşlar için uygun yuvalarda inşa edilir.

* Kervansaraylarda yolcu hayvanları için ahırlar ve ayrı yerler vardır.

***

İsmail Hâmi DANİŞMEND tarihçilerin başucu kitabı "İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi"nin yazarı. Türk diliyle ilgili araştırmalar yapan, sözlükler hazırlayan bir yazar aynı zamanda. Başka kitapları da var. Ama en bilineni ismini zikrettiğim. Ama ben onun şair yönünü de ilginç bulurum. Özellikle, öldükten sonra kendi eşine ithafen yazdığı notları da çok ilginçtir. Aşırı bir sevgisi vardır, ona karşı. Bir rivayete göre de öldükten sonra, naaşının onun üstüne gömülmesine dair bir vasiyette bulunmuş, bu vasiyetini yerine getirmeyenlerin de gazaba uğramaları dileğini de, bıraktığı o notlarda açıkça belirtmiş. Eşi Nazan Hanım da kültürlü, zamanın şartlarında birkaç dil bilen şaire birisidir. Velakin şiirlerini uzun yıllar bir mahlasla yazmıştır. Kendini her nedense saklamıştır. Daha doğrusu öldükten sonra şaire bir hanım olduğu bilgisi (çeşitli tartışmalar sonrası) bir nevi kesinlik kazanmıştır. Biraz da eşi İsmail Hâmi Danişmend sayesinde. Aslında ulaşılan bazı ipuçlarına göre öldükten sonra da şair yönünün gizli kalmasını murād etmiştir. Ama öldükten sonra her ne olduysa olmuş, şiir yazdığı ifşa olmuştur…

Bende de bir zamanlar sahaftan satın aldığım bir-iki kitabı var. En başta yazdığım Türklerle ilgili biraz eski bilgiler işte onun bir kitabından. İsmi; “GARB MENBA'LARINA GÖRE ESKİ TÜRK SECİYE VE AHLAKI” 1979 yılında 3. Baskı olarak İstanbul Kitapevi tarafından, yayımlanmış. Kenarları güzel bir desenle de nakşedilen bir kitap.

İlgili kitapta Türkiye’ de geçmişte yaşamış, görev yapmış, Türkiye’yi ve halkını az çok bilen, bir şekilde gelip-geçmiş, uğramış, kimi yabancı ülke insanların fikirlerini çeşitli başlıklar altında, toplamış ve ardından detaylandırmış. Sonrasında da bu görüşler üzerinden özet niteliğinde ve her bölümün başlığı sonrasında maddeler halinde kendisi değerlendirmeler yapmış. İşte bende bu kitaptan hoşuma giden bazı cümleleri sizler için alıntıladım.

Kitabın elimde olan bu baskısı dil olarak biraz ağır tabii. Fakat anlayabileceğinizi düşünerek olduğu gibi alıntıladım. Belki, birkaç sözcük için, sözlük ihtiyacınız olabilir. O kadar da olsun. Zaten sözlükler raflarda, ihtimalen de siz sahiplerini özlemiş olarak bekliyorlardır. Belki, bu vesileyle onlara bir selam verirsiniz!. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...