İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DERTLERİ ZEVK EDİNDİK!

YAYINLAMA:

Hani hep hayıflanır, her yerde yaptığımız kahve sohbetlerinde dile getirdiğimiz o meşhur geçim sıkıntısı dertlerimizden nereye gidersem gideyim söz edenlere rastlamak pek mümkün değil. Şu son dönemlerde hep dilden dile dolaşan “şehir efsanaleri” ve her zaman akla sığmayan yapay sorunların ortalığa saçılan, toz duman eden etkileri artık tekmili birden “şehir efsaneleri” olarak gündemizde.

Tüm bu şehir efsaneleri o kadar popüler ki, geçim sıkıntısında aklı başında olmayanlar bile yaşadıklarından söz etmiyorlar. Gelir adaletsizliğinden, hayat pahalılığından, çarşı pazarda var olan, vatandaşı kasıp kavuran fiyatların oynaklığından dert yananlara rastlamak pek mümkün olmuyor. Kafelerde, kıraathanelerdeki bazı sohbetlere kulak misafiri oldum, çoğu kez, konuşulanlara kulak kabarttım. Bu konuşmalarda hayat pahalılığından, çarşı pazardaki yangından, maaşlara yansıyan zamların kitipiyozluğundan söz eden, pek fazla yok gibi. Konuşulanlarda, orada saatlerce süregelen sohbetlerin ana konuları, ya gündemde sık sık değişen veya değiştirilen siyaset ve siyasilerin ortaya attığı dalgalanmalar, söylentiler çok daha yoğun yer tutuyor.

Ayrıca haksızlık etmeyelim; son aylarda, hemen hemen her kesimin pürdikkat takip ettiği ve nereye giderseniz gidin, sıkı taraftarı gibi, tüm hareketleri takip edilen şu şımarık yabancı paraların, bu ortamlarda konu çeşitlemesi yaratmasından da söz etmeden geçmeyelim. Nereye giderseniz gidin ilk konu ve her detayıyla ortalığa dökülen ülkemizdeki döviz hareketlerinin sohbet ortamında buluyorsunuz kendinizi.

Bu ortamlara girdiğinizde sanırsınız ki, bu ülkede para birimi olarak dolar veya avro kullanılıyor. Herkes, ellerinden, avucundan kayıp giden Türk Lirası’nın kısıtlanan kaynaklarının yarattığı geçim sıkıntısı, hiç de umurlarında değil. Ellerinde olmayanı hayal ederek kendilerinde var olduğunu varsaydıkları dolar ve avro’daki hareketi hiç kaçırmadan takip ederler. Pek de haksız sayılmazlar. Periyodik olarak yağmur gibi gelen, takip etmekte zorlandığımız bir iki zam var ki, o zamların varlığının nedeni olarak hep dolar gösterilince alışkanlık yaptı ve dolarla, avro ile yatıp kalkar oldular.

Bir başka gerçek var ki, bu sohbetlerle vakit geçirenler etraflarına baktıkları zaman dolar ve avroları, Türk Lirası’ndan çok daha rahat harcayabildiklerini görmeleri onların kafalarında kronikleşen bazı sorunları unutmalarına yol açabiliyor. Bir söz vardır “Zenginin parası, züğürdün aklını yorarmış” misali hep konuştukları kendilerinde olmayıp etrafındakilerle bolca olan çil çil yeşil doların hayalinden asıl sorunlarını unutabiliyorlar. Dolarları, avroları düşünürken o çil çil dolarların başlarına açacaklarına önlem almayı düşünemezler bile. Dolar beklemiyor, zam ve kur farkı denen dertler yumağı ile etrafımızdaki her yeri etkisine alıyor. Zaten, çeşitli nedenlerle oynak olan temel tüketim maddelerindeki fiyat yükselmeleri, çoğu zaman hazırlıksız yakalar.

Bu fiyat artışlarından heran gece, sabaha karşı en hızlı etkilenen akaryakıttır. Aynı hızla diğer temel tüketim maddelerine sirayet eder ve olanlar olur.

İşte o nedenle, bugünkü yazımın girişini şu cümleyle yaptım “Dert bir değil ki hangisine yanalım. Şöyle ülkedeki dertleri bir sıralamaya kalksam herhalde bir kaç sayfayı geçer diye düşünüyorum. Toplum, yıllardan beri kronikleşen dertlerini yeni tepemize çöreklenen dertlerle uğraşmaktan çoktan unuttu bile”.

Evet, yazıya böyle girmiştim. Fazla söze ne gerek; “Dertleri zevk edindik bizde neşe ne arar”. Artık teker teker gelsinler demiyoruz. İster tek, ister kalabalık gelebilirler artık alışkanlık yaptılar, eksikliklerini hissetmiyoruz..

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...