İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

CERRAHIN KADINI-ERKEĞİ OLMAZ!

YAYINLAMA:

Kimi dini ya da sosyal nedenlerle, kimi de kendini daha güvende ve iyi hissedeceği için hekiminin cinsiyetine dikkat ediyor. Örneğin jinekolojik muayene veya doğum için hemcinsi hekimleri tercih eden pek çok kadın var. Tersine, erkek jinekologlarda kendini daha güvende hissedenler de. Kimi hastalar da diş çekimi ve tedavileri için erkek dişhekimlerine gitmeyi tercih edebiliyor. Oysa, doktorun kadını-erkeği olmaz. Sadece, bireyin kendi sağlığını, hatta canını güvenle teslim edebildiği, “İşte, benim doktorum bu” dediği hekimler vardır. Bu, diğer doktorların başarısız ya da kötü oldukları anlamına gelmez. Durum sadece, hastanın beklentilerinin bir hekimdeki yansımasını bulmasından ibarettir. Bazen bir kadın hekimde, bazen de bir erkek doktorda aradığınız nitelikleri bulabilirsiniz.

“KADIN DOKTORLAR DAHA AZ RİSK ALIYOR”

Söz kadın ve erkek hekimlerden açılmışken, geçtiğimiz aylarda sonuçları açıklanan Harvard Üniversitesi’nin dört yıl süren araştırmasından bahsetmek istiyorum. Araştırmada 58 bin doktorun tedavi ettiği 65 yaş üstü 1.5 milyon hastanın verileri analiz edildi. Hastaneye yatırıldıktan sonraki 30 gün içinde yaşamlarını kaybedip kaybetmedikleri ve taburcu olduktan sonra da 30 gün içinde tekrar hastaneye yatırılıp yatırılmadıkları incelendi. Buna göre, erkek doktorların hastalarının sağlık kuruluşuna yatırıldıktan sonraki 30 gün içinde hayatını kaybetme oranı yüzde 11.49 iken, kadın doktorların hastaları için bu oran yüzde 11.07 olarak bulundu. Taburcu olduktan sonra tekrar hastaneye yatırılma oranlarında ise durum yüzde 15.02'ye yüzde15.57 kadın hekimler lehine. Aslında oransal olarak bakıldığında hekimlerin cinsiyetlerinin tedavi sonuçlarına yansımasında önemli bir fark bulunmuyor. Ancak toplam hasta sayısı dikkate alındığında fark 32 bin hastaya denk geliyor. Araştırmayı yürüten uzmanlar, bunda kadın doktorların tedavilerini tıbbi kurallara daha bağlı kalarak gerçekleştirmelerinin ve erkek doktorlara kıyasla daha az risk almalarının etkisine dikkat çekiyorlar. Bir diğer neden olarak da kadın hekimlerin daha hasta odaklı bir yaklaşım sergilemesini ve hastalarla daha çok zaman geçirmesini gösteriyorlar.

BEYİN VE KALP CERRAHİSİNDEKİ BAŞARILI KADIN CERRAHLAR…

Benim için ise hekimin cinsiyeti değil, deneyimi, bilgisi, hastaya yaklaşımı, hasta ve hasta yakınlarıyla kurduğu ilişki biçimi çok daha önemlidir. Hekimin kadın ya da erkek oluşuna bakmam. Kendimin ve yakınlarımın sağlığını emanet ettiğim hekimleri o alandaki başarılı olan doktorlar arasından seçerim. Bunu yaparken de hekimin çalıştığı hastaneyi, hastanenin ameliyathane, yoğun bakım imkanlarını, otelcilik hizmetlerini, SGK ya da özel sağlık sigortamızın geçip geçmemesi gibi kriterlere dikkat ederim. Jinekoloğum erkektir. Buna karşın babamın koroner bypass ameliyatını yapan bir kadın kalp cerrahıdır. Söylemek istediğim odur ki; cerrahın da kadını-erkeği olmaz.

Ülkemizin çok başarılı kadın kalp, beyin cerrahları, genel cerrahları var. Prof. Dr. Serap Aykut Aka, Prof. Dr. Nurperi Gazioğlu, Prof. Dr. Yeşim Erbil gibi…

Üstelik çoğu ülkemizi uluslararası kongrelerde, uzmanlık derneklerinde başarıyla temsil ediyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...