İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

EDIRNE'DE BIR KONSER

YAYINLAMA:

“Haydi gidelim!”

Yola düşüren güdüm ise müzik eğitimi veren bir okulda gençlerin emeğine tanık olmak! Küçücük bir konser ilanının peşine düştüğümde, içeriğini bilmediğim bir müzik ziyafati daha da heyecanlandırıyor. Sahnede, yepyeni genç yüzler ile buluşuncaya kadar, çocukluğuma dair müzik anıları gözlerimin önünde uçuşuyor.

- “Hep yeşildir elbiselerim, ben bu rengi pek çok severim

- İlkbaharı cicim, çok sevdiğim için, hep yeşildir elbiselerim”

Yıl sonu gösterilerinde verilen görevim için sıra beklerken, heyecanım, gururum, sevincim, tatminim, bugünümde adlandıramadığım duygu karmaşası. Hürriyetimi ilan etme hali!

Bir çok büyük binayı içinde barındıran Edirne Hasan Rıza Güzel Sanatlar Lisesi’nin bahçesinde, gençlerimize sunulanları görmeye çalıştım. Çocuklar, konser salonunun merdivenlerinde öğretmenleri ile sohbet halindeydiler. Dik duruşları, özel hikayelerindeki olumlu-olumsuz olağanüstülüğü gözler önüne seriyordu. Hep söylerim: “Müzik ile buluşmak özel insanlara nasip oluyor!”

“Devlet Lisesi” olma özelliğini, her bir köşesinde hissederek ulaştığım koltuğumda, müzik başladığında, bir mucize gibi herşeyin şekil değiştirdiğine tanık olmak her seferinde mutluluk veriyor. Arkadaşlarını dinlemeye gelen gençlerin, ikili üçlü guruplar halindeki hareketliliğini, “genç dinamizmi” olarak nitelendirerek keyfime devam ettim. Piyanoya dokunan ellerden “Kara Toprak” kokusu yayılmaya başlaldı. Fazıl Say bestesini, özel tekniği ile icra etmeye çalışan bir yavrumuzun, sadece bir yıldır piyanoda çalışma imkanı olduğunu öğrenince, duygularım arasından en güzel olanı ön plana çıkardım: “Müziğin Şakuli Genişlemesi” olması gereken yerdeydi. Ruhumda!

Yurdun dört bir yanından gelen anne-babaları sanata, müziğe, spora ve çocuklarına güvendikleri için tek tek tebrik etmek, sarılmak istedim. Gerek kalmadı. Gençler, müziklerine sığdırdıkları ile bizlere sarılmıştı.

Bütün sahneyi dolduran bir topluluk ile icra edilen “Koro Müziği”nin “Armonize” hali, her bir hareketinde ne yaptığını bilen bir öğretmen yönetiminde kusursuz olarak icra edildi. Asırların yıkıcı fırtınalarına karşı, köklerinin sağlamlığı ve derinde olması sayesinde günümüze gelebilmiş Türk Müziği örneklerini, serpilip çabucak boy atmasını sağlamak üzere şakuli, şekli ve ufki yapılmış bir çalışmayı ayakta alkışladım.

Beklemediği bir ziyaretçinin, aniden kapısında belirmesi şaşkınlığını üzerinden atamayan bir tanışma sahnesinden başlayan arkadaşlığımız, bilinmeyen başka kapıları araladı. Öğretmenliğin, öğrencilerini sahiplenmek olduğunu hatırlattı: Onurlandırarak yardımlaşmanın, bilgilendirerek paylaşmanın, hayatın güzelliklerine tutunmanın, müzik ile beslenerek insanlığa dokunmanın ne denli önemli oluduğunun genç yüreklere aktarılmasını gördüm. Öğretmenliğin, öğrenmeye sınırsızca açık olması halini gözlemledim. Yaşadığı şehirde, dünü, bugüne bağlayan her bir tarihi detayın aktarıcılığını seve seve yapan büyük bir yüreği, ancak öğretmenlerin taşıyabileceğini bildim.

“Taş Odalar”ından yayılacak tarihe ışık, yöresel yemeği ve müzik öğrencilerindeki emek ile eşleşti.

Edirne hakikati derin!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...