İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

GERÇEK TATİL

YAYINLAMA:

Şimdi modern zamanların işleyişine baktığımızda hayatındaki her şeyi çiğneyerek çok çalışmak gibi yüksek bedelli bir anlayış ile karşılaşıyoruz. Bunun sonucunda da çılgınlar gibi eğlenmek krallar gibi tatil yapmak. Çağın propaganda araçları bilinçaltlarına ezerek yükselmeyi kırarak büyümeyi helal haram dengesini gözetmeden kazanmayı bunları en azgın biçimde de tatilde eritmeyi yüklüyor.

Aslında gerçek tatil denge ve uyumla mümkün. Peki, bu denge ve uyum o kadar kolay mı? Değil elbette. Ama bir yerlerden başlamamız gerekiyor. Hakikatte tatil dinlenmeyi yeniden üretime geçmek için enerji toplamayı gerekli kılarken bize sunulan tatil seçenekleri çoğu zaman bedeni dinlendirip ruhu altüst edebilmekte. Pekiyi ruhun huzura ermediği bir tatilin bedene faydası var mı? Elbette hayır. Asıl tatil, bedenle birlikte gönül âleminin de dinginliğe kavuşmasıyla mümkün olacaktır.

Asıl tatili yaşamak içinse yüzlerce yıllık birikim ve inanç atlasından gelen bazı formülleri uygulamamız gerekiyor.

Mesela, ilk adım kendi gerçeğim ile kendi doğamızla tanışma ve barışmayı başarmak. Kendinizi sevmeyi başarın ama bunu kendini beğenmekle karıştırmayın. Kendinizin başını okşayın, tıpkı bir yetim başı okşar gibi. Ancak kendinizde olanı başkasına verebilirsiniz. Kendini beğenmişlikten kendini sevmeye geçmek uzun bir yolculuktur. Şöyle yardım isteyebiliriz belki: “Beni başkalarının gözünde büyüt, kendi gözümde küçült Ya Rabbi”

Bugün yarın ve hiçbir gün olup biten hiçbir şeyi yargılamıyorum, kınamıyorum, hafife almıyorum. ‘Deme bu niye böyle/Yerindedir o öyle’ diyoruz. Ve aksine o gün ve her gün karşımıza her çıkan varlıktaki muhteşem zekayı özümsemeye çalışıyoruz. Ve mutlaka ama mutlaka her gün içinde kendimize ait içimize dönebileceğimiz, yalnız kendimizle baş başa kalabileceğimiz bir vakit ayırıyoruz…

Ve her ne yaparsanız severek yapmayı başarın. Çabalamayın, çapalamayın yüreğinizi. Emek verin, değer verin, değerlendirin işlediklerinizi. Hiç uçmak için çabalayan kuş açmak için kan ter içinde kalan çiçek gördünüz mü? Uyum ve sevgi…

Ve dilemeyi başarın, sonsuz ufuklar gibi dileyin uçsuz bucaksız ummanlar gibi dileyin. Ama nefsinizin ve ruhunuzun aynı şeyi isteyip istemediğinden emin olun önce. Yoksa dilinizin yere doğru dilediğini kalbiniz göğe doğru çekmeye çalışır. Lehinize olanı bulun ve isteyin. İstediklerimiz verilmiyor gibi göründüğünde ise, ‘bütün yaratışları Bilen’in sizin için çok daha muhteşem bir planı olduğuna inanın.

Gönül insanı kültür adamı Rahmi Eray’ın bir sözü var: ‘Hayat insan özür dilemek ve hizmet etmek için verilmiş bir fırsattır’ Men sabere zafere: Kendini ve Rabbini tanıma anlama ve yaşama yolunda sonsuz bir sabırla direnen gözünü odaktan ayırmayan başını budaktan sakınmayan ve neticesi ne olursa olsun yolda olmayı, yolda ölmeyi göze alana ebetteki kapılar açılacaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...