İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ŞİDDET ŞÜKÜRLE AŞILABİLİR  

YAYINLAMA:

İnsani değerlerin fert, aile ve toplum düzeyinde zayıfladığını gösteren davranışlar, neredeyse yaşamımızın her karesini istila etti. İrfan geleneğinden gelen toplumumuzdaki bu davranışlar, her defasında kanımızı donduruyor ama aynı olaylar artarak devam ediyor.

Büyük resmi görmekten hızla uzaklaşıyoruz. Çünkü davranışlarımız, her geçen gün biraz daha şükürden uzaklaşıp içgüdülerimizin emrine giriyor. Egomuzu yönetme aczi, bizi başta diğer insanlar olmak üzere canlılardan ve cansızlardan uzaklaştırıyor. Âdem, parçası ve aşığı olduğu âlemden ayrı düşüyor. Kendimizi bilme yolculuğumuz, zaferle sonuçlanmadığı için ne yazık ki taşıdığımız insani değerleri hızla yitiriyoruz.

Belki de kulaklarımız güzel sözler duymadığı, gözlerimiz kendi gerçeğimize köreldiği, dilimiz belagatten uzaklaştığı, burnumuz ötelerin rayihasına yabancılaştığı ve tenimiz maddi gerçeklerin ötesine geçemediği için bocalıyoruz. Bocalıyoruz da hayatımızın merkezinde olması gereken ve insanı insan kılan manevi gücün ilahi sistemini reddedip yerine benliğimizi, ideolojimizi, maddi kazancımızı kısacası dünyevi hırslarımızı koyuyoruz.

Büyük Resim ve Şükür

Metafizik bir bakışla büyük resmi yitirdiğimiz için gurur ve kibirle süslü benliğimizi yüceltiyor sonra da bunu özgüvenle açıklıyoruz. Oysaki özgüven, insanın sınırlarını aşmadan ortak insani değerler için mücadele etmesidir. Kendini ben merkezli yüceltme hastalığından kurtararak toplum ve öteki merkezli bir hayatı inşa etme çabasıdır özgüven. Sağlıklı bir özgüven anlayışı insanın, varlık dünyasındaki yerine şükretmesi, kendine takılmadan başkası için üretme mücadelesidir.

Mutluluğun sihirli formülünün, kendimizi bilme ve elimizdekilere şükür olduğunu unutmuş görünüyoruz. Şu halde birey ve toplum olarak kendimize güvenmek yetmez. Şükür yolunun yolcusu olup geçici hazlardan kurtulmak bizi gerçek mutluluğa götürecektir.

Günümüzün temel sorunları olan kaygı, psikopati, depresyon, öfke, şiddet ve ben merkezli davranış modeli, toplumsal yaşamın bireye yükleyeceği şükür devasıyla aşılabilir. Şükretmek her şeye rağmen iyiliği haykıracak bir bilinci yakalamaktır. Zira olana rıza gösteren kanaatkârlık, insanı iyi ve mutlu eder. Burada pasif bir geri çekilme ve durağan bir yaşamdan değil, mücadele odaklı aktif bir sabır davranışından söz ediyoruz. Bu elimizde olamayan için mücadeleden çekilmek değildir.

İnsani Kalkınma

Şükür, boş bir ısrarın peşini bırakmak, yeri geldiğinde durabilmek, elindekiyle yetinebilmek başarısıdır kimi zaman. Bazen de gecenin içinde kendi resmimizin hudutlarına vakıf olmak, varlığın anlamını tefekkür etmektir. Şükür; bireyin psikolojik durumunu diri tutarak, varlık sahnesindeki rolünü dengeleyen bir kaldıraçtır aynı zamanda. Ferdin, içinde bulunduğu toplumun manasıyla buluşmasını sağlar. Zira büyük resme aşina olmanın rahatlığıyla dünyayı görmek ve kötülükle mücadele etmenin zorlu yoluna ve yolculuğuna aday olmak kolay değildir.

Büyük resmin sahibini düşünmeden ve O’nu, küçük resmimizin merkezine koymadan geçen hayat, elbette buhranlarla dolu olacaktır. Bu buhran bugünün insanını, kimsenin olmadığı ortamlarda kolayca şiddete yöneltmektedir. Oysaki âlemin kendisini seyrettiğine inanmak, sanal bir dünyanın kucağına itilmiş olan insanı, kötülükten alıkoyacaktır.

Dünya, hızla küresel bir şükürsüzlük girdabında ilerlerken şükür geleneğinin örneklerinden olan toplumumuzun, bu tehlikeden uzak durması için yapılacak çok işimiz var. Kuşkusuz toplumun; ekonomik, siyasi ve kültürel kalkınması önemlidir. Ancak temel insani değerleri koruyacak bir insani kalkınmayı gerçekleştirmek de elzemdir. Siyasetin önemli bir gündemi, birey ve toplumun gizli hazinesi konumundaki insani değerlerdeki olası eksen kaymasına çareler üretmek olmalıdır. Kendisiyle, Yaratanıyla, toplumla ve doğayla barışık, kanaatkâr kalpler inşa etmeliyiz. Böylece insanımız, kendisi, diğer insanlar, çocuklar, hayvanlar ve çevreyle kurduğu evrensel ilişkiyi yeniden derinleştirecektir. Ve kendi gerçeğini şükür aynasından seyretmenin doyumsuz hazzını yeniden yakalayarak, şükredenlerin mükâfatına aday olacaktır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...