İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BİLİRSİN İŞTE!

YAYINLAMA:

İliklerine kadar hissedersin. İkilemlere, şüphelere düşmeden. Sorgulamadan bilirsin. Hiç olmadığı kadar kendini güzel görür, özel olduğunu idrak edersin. Yüzündeki gülümseme artık daha gerçektir. Gülümsemek istemsiz bir eylem olur. Sebepsiz sırıtırsın öyle olduk olmadık şeylere. Göz bebeklerin parlar, yanakların daha pembe olur. Enerjine herkes hayran kalır. Bilirsin işte gerçekten sevildiğin zaman.

Güne başlamak daha anlamlıdır. O gün güneşin bulutlar ardında olması seni hiç mi hiç ilgilendirmez. Telefonunun sesini daha çok seversin. Kapın çalındığında koşar adımlar atarsın. Pek de sevmediğin elbiseni giydiğinde sana yakıştığını fark edersin. Kalp ritminin artık bir melodisi vardır. Öyle sebepsiz öfkelenmezsin. Daha anlayışlı olursun. İçini sürekli kemiren gelecek korkusu yok olur. Yalnız değilsindir artık. Hiçbir kanıt, neden, sebep aramadan bilirsin işte gerçekten sevildiğin zaman.

Üst seviye zeka

Oturduğum yerden bir şeyler yazıp dikkat çekmem çok basit. Birkaç tiniyetsiz kelimenin ucunda, gündem olmam, olmak. Ama herkes kendine yakışanı yapar. Kabul! Herkesin kendine ait absürt fikirleri var. Bu fikirleri herkes bilmek, duymak zorunda da değil. Susamıyorsan, arkadaşlarınla kahve içerken tartışabilirsin. Ailenle televizyon izleyip, çekirdek çitlerken konuşabilirsin.

‘’Dur ben bir tweet atayım da hayatım renklensin.’’ düşüncesi ile bir şeyler yazmanın adı başka. Üstelik yazılanlarda şunlar ise… “Sunal elbette bizim markamız, değerli, rahmet olsun, ancak bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış büyük bir kötülük. Bu filmler resmen insanın zekasına hakaret.” Yazmak nasıl bir zeka seviyesi? Hakarete varan cümleler kurup, çok büyük bir kitleyi bu hakaretler içine almak büyük hata. Tweetin başına “marka, değer, rahmet” koymakta ayrı bir saçmalık. Madem bir fikrin var, yekten yaz. Rahmetli olması ve değerli olması zaten seni durdurmamış.Velhasıl kelam, bu kadar insan o filmleri hala izliyor ve izleyecek. Madem hepimizden bu kadar üst düzey bir zeka seviyesinde sevgili Cemile Bayraktar izlemeyecek! Kanal değiştirecek! Ve susacak!

Yine dayattılar!

Sosyal medya artık yaşamımızın bir parçası. Yaşadığımız hayatın içinde başka bir yaşam. Hepimiz zaman zaman bu yaşamın içine girip, günlük yaşamın gerçeklerinden kopmayı seviyoruz. Orada her şey daha renkli, daha eğlenceli.Merak etiğimiz kişilerin ne yaptığını oradan izler olduk. Herkes öfkesini, sevincini, yediğini, içtiğini sosyal medyadan paylaşıyor. Kimi düşman çatlatıyor. Kimi düşmanını takip ediyor. Orası bizim olmak istediğimiz paralel evrenimiz. Sosyal medyada herkes mutlu, herkes zengin, herkes kusursuz, herkes güzel...

Hiç fark ettiniz mi? Çektiğimiz fotoğraflar ve videolar ne kadar benziyor birbirine. Gidilen mekanlar, yenilen yemekler, orada çekilen fotoğraflar aynı. Farkında mısınız; günlük dayatmalar ve tekdüzelikten kurtulmaya çalışırken neden sosyal medyada da bu kötülüğü kendi kendimize yapıyoruz? Bir başkasının zevkleri neden bizimde zevk aldığımız şeye dönüşüyor? Sanal dediğimiz sanalda kalmıyor. Gerçek yaşamımıza dönüşüyor. Orada gördüklerimizi hayatımıza uygulamaya çalışırken gerçek yaşamdan kopuyoruz. Bunu yapamadığı zaman mutsuz olan insanlarla doluyor etrafımız.

İşin aslı astarı; sanal alemde, sanal mutluluklarımıza “gerçek dayatmalarımız” var.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...