İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ZİYA SELÇUK NEDEN BAŞARMAK ZORUNDADIR?

YAYINLAMA:

Pırıl pırıl zihinler daha iyiyi öğrensin, en güzel şekilde kendisini yetiştirsin diye öğretmenlere emanet edilecek. Milyonlarca çocuk milyonlarca genç devletin eğitim politikasına teslim olacak. Nüfusun neredeyse tamamını ilgilendiren eğitim konusunda ülke olarak maalesef bugüne kadar istenilen seviyeye bir türlü gelemedik. Partiler değişti, bakanlar geldi geçti. Biz aynı konuları konuşmaya, tartışmaya devam ettik. Memleketin en hayati konusunda artık hata yapılmasına kimsenin tahammülünün kalmadığı bir döneme geldik. Cumhurbaşkanımız da bu durumu iyi okuduğunu göstererek; yıllar sonra bütün eğitimcilerin ortak temennisi olan, eğitimin içinden gelen bir ismi işin başına getirerek Sayın Ziya Selçuk’u bakan olarak atadı. Türkiye tarihinde belki de ilk kez bir bakan toplumun bütün kesimlerince hüsnü kabul gördü. Sağcısından-solcusuna, İslamcısından-Kemalistlere kadar uzana geniş yelpazede Selçuk’a destek mesajları geldi. Bu krediyi Sayın Selçuk doğru kullanabilirse büyük bir başarıya imza atarak tarihe geçmiş olacak.

Elbette yılların biriktirdiği büyük sorunlar kısa sürede çözülemez ama çözmeye başlanıldığını görmek istiyor insanlar. Birlik beraberlik içinde inanılınca zorlukların nasıl aşıldığının örnekleriyle dolu tarihimizin sayfaları. Milli Eğitim meselesi Milli mücadele meselesidir.

Ziya Selçuk bu zoru sadece kendi kariyeri için başarmak zorunda değil, aynı zamanda kendinden sonra gelecek ideal sahibi insanlar için de başarmak zorundadır. Çünkü siyaset kurumu Selçuk’la birlikte bir nevi idealizm ve realizm deneyini yapmaktadır. Dışarıdan büyük sözler söylemek sorunları tespit etmekle, işin başına geçip çözmenin farklı olduğunu düşünür siyasi akıl. Şimdi Sayın Selçuk bu konuda istenileni veremezse; bundan sonra siyasete yön verenler ‘bu iş bildiğiniz gibi değil’ diyerek belli bir ideali derdi kuşanmış insanlara kulak tıkayacak, bildiğini okumaya devam edecektir. İşte bunun için sayın bakan dikkatli adım atmalı, idealizmi realizme kurban ettirmemelidir.

HASAR TESPİTİ

Eğitimin saymakla sayfaya sığdıramayacağımız sorunları var fakat hemen hasar tespiti yapmak gerekirse şu sıkıntılar gözümüze batmakta, gönlümüzü yormaktadır.

Türkiye’de eğitimin temel problemi milli eğitim politikamızın olmamasıdır. İktidara gelen partilere göre değişen bir sistemle nereye varılabilir ki? Bırakın farklı partileri, aynı partinin farklı bakanlarına göre sürekli değişen, bir türlü oturmamış eğitim sistemimiz var. Daha doğrusu sistemsizliğimiz var. Milli Eğitimdeki üst düzey yetkililerden Türkiye’nin yarınlarına dair bir ufuk açacak, devrim yapacak kudrette bir ekip kurması beklenirken; eş, dost, akraba meşrep duvarını yıkamadıkları için beklen ve özlenen kadroyu kuramamışlardır.. Liyakat dillerde artisttik bir kelime. Uygulamada ara ki bulasın. Yüzbinlerce öğrencinin istikbaline yön verecek bir ilin Milli Eğitim Müdürünü o ilin lise okumamış, üniversite eğitimi almamış, İl Başkanının belirlediği günleri gördük. Bu sadece a partisi, b partisinin değil her dönemin sorunu. Bir de sendikalar var. Paralel bir milli eğitim gibi çalışıyorlar. Liyakat sahibi insanları değil de kendi adamlarını bir yerlere getirmekle meşguller. Tek yapmadıkları şey sendikacılık. Burada herhangi bir sendikayı kastetmiyorum. Sağdakiler de aynı, soldakiler de aynı. Hangi görüşten olursa olsun vahim hatalarda birlik oluyoruz maalesef. Bu hatalardan vazgeçersek eğitimde çığır açabiliriz.

ÖĞRETMEN ODALARI

Eğitimin en güzel fotoğrafını öğretmen odaları verir. Hiç öğretmen odasına girdiniz mi bilmem. Ben girdim. Gazete okumayan, dergi takip etmeyen, kaliteli kitaplar okumaktan sıkılan öğrencilerden sürekli şikâyet eden, Müdürünü beğenmeyen, ek dersin yattığı günün dışında fazla mutlu görünmeyen yüzler görürsünüz. İşte bu yüzler gülmeden eğitimin yüzü gülmez. Eğitimin ana aktörü öğretmeni mutlu edecek, motivelerini artıracak politikalara ihtiyacımız var. Maddi iyileştirmeden tutun da manevi desteğe kadar çok şey var yapılmayı bekleyen. İnşallah Sayın Bakanımız Ziya Selçuk sağlam adımlarla önemli atılımlar yapar. Duamız başarılı olması içindir. Duamız Büyük Türkiye rüyası gören nesillerin yetişmesidir. Duamız kabiliyetleri katleden sistemlere son verilmesidir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...