İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

BEN SİNAN ÇETİN'DEN ŞÜPHELENİYORUM

YAYINLAMA:

Ne kadar kazandığını veya hangi vasıfla kendini aktardığını bilmiyorum. Ama hayatını bu şekilde sürdürüyor. Arz, talep dengesi deyip geçmek lazım. Malum şov dünyası ve “şov sürmeli”… Üzerinde fazlaca durulacak bir konu değil.

Lafı Metin Akpınar’a getirmek istiyorum. Kaliteli bir komedyen ve artık güldüremiyor. Güldürmek için abartıya, dikkat çekmek için tuhaf davranışlar sergiliyorlar. Geçen aylarda Rutkay Aziz, şimdi de Metin Akpınar. Sahnelerde göremedikleri ilgiyi oturdukları yerde görüşler bildirerek toplamaya çalışıyorlar. Sesleri çatallanıyor, repliklerini dışına çıktıkları için heyecanlanıyorlar ama ne gam… Karşılarındaki kitle onları her halleriyle kabul etmeye hazır. Önce mutedil konuşuyorlar, bekledikleri ilgiyi göremeyince akıllarına oynadıkları rollerdeki alkış topladıkları replikler geliyor. Coşuyorlar coşturuyorlar. Her şeyin orada kalacağını düşünüyorlar, hayat bir tiyatro sahnesi değil mi zaten. Pek öyle olmuyor. Kayıtlar ışık hızıyla internette dolaşmaya başlıyor. Başı sonu kırpılıyor ve linçe hazır hale getiriliyor. Sonra üzerine öfke sosuyla servis ediliyor. Sonrasında oyun devam ediyor. Tostunu yiyen mazlum tiyatrocu bir anda demokrasi kahramanına dönüşüyor. Üstelik şov da devam ediyor. Biraz işkilleniyorum. Acaba diyorum bunlar televizyon ekranlarını kullanarak gerçek zamanlı bir film mi çeviriyorlar? Abuzer Kadayıf filminin devamı olacak bir proje üzerinde mi çalışıyorlar?

Hatırlayalım. Kendi halinde bir profesör bir anda gece hayatlarının maganda ünlüsü oluveriyordu filmde. Film işte diye izleyenler izledi. İzlemeyenler tanıtımına bakıp geçti. Şimdi öyle değil, her mecradan gözümüzün içine sokuluyor bu ucuz sahneler.

Daldan dala atlıyor gibi görmezseniz başka bir yere getireceğim lafı. Yıllar önce Metin Akpınar’ın MTTB’de tiyatroya başladığını okumuştum. O yıllarda başlayan tiyatro heyecanı siyasi olarak bambaşka bir mecrada devam etti. Alkış alınacak yer belliydi, tiyatro izleyicisinin profili de öyle. Milletle temas zayıftı ama olsun. Sanatçı dediğimiz toplumun önünde olmalıydı zaten, en az bir adım önünde. Araya alkışlar girdikçe halkı unutmaya başladılar, halkın seçtikleriyle tiyatroda seslendikleri arasında farklılık oluşunca hemen en fazla alkış alınacak yere doğru kırdılar dümeni.

Abuzer Kadayıf filminde değiliz canım. Çıkın o parantezden. Propaganda filmine gelin. Aramıza çekilen tuhaf sınırı görün ve oradaki Metin Akpınar gibi sınırı aşıp geçip gidin. Hangi sınırdan söz ediyoruz: Sizi esir eden alkış sınırından tabii ki.

Sahnenin dışında gerçek bir hayat ve gerçek duygular var. Etrafınızı saran insanların ruhunuzu kemirdiğini görecek kadar tecrübeli olmalısınız Sayın Akpınar.

Hah tamam şimdi buldum. Tüm bunlar Sinan Çetin’in yeni projesinin PR çalışmaları olmalı ve kara mizah. Yoksa niye yaşlı başlı adam kendini küçük düşürsün, değil mi?

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...