İstanbul
Açık
16°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

2019 YILININ BAŞ SORUNU: IRKÇILIK!

YAYINLAMA:

Irkçılık dediğimizde sadece Avrupa Birliği, Almanya, Le Pen ya da AfD akla gelmesin. Irkçılık denilen “mikrop” her yana saçılmış ve yayılmış durumda. İnsan olan herkesin yani hepimizin “ırkçılığa karşı mücadele etmesi” şart. Hangi ülkede yaşarsak yaşayalım ırkçılığın yayılmasına izin vermemeliyiz.

Örneğin ben bazen Türkiye’de kimilerinin Suriyeli sığınmacılar hakkında söyledikleri “iğrenç” lafları duyduğumda bir Türk olarak aramızda böylesine insanlık düşmanlarının olmasını toplumumuz için tehdit olarak algılıyorum. İstanbul’da Suriyeli sığınmacılara yönelik olarak “çirkin” laflar edenler küçük bir azınlık olsa da onları affetmemeliyiz diyorum. Çünkü Almanya’daki Neo Nazilerin Türklere ve Müslümanlara olan düşmanlığı ile İstanbul’daki bazı “ırkçı zihniyetteki şaşkınların” Suriyelilere karşı düşmanlığı arasında hiçbir fark yok. Her ikisi de “insana düşman”!

Hatta Kuzey Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türkler içinde azınlık bir grubun “Türkiye’den gelen Türklere”, örneğin Hatay kökenli Türklere yönelik “yabancı düşmanı ve ırkçı” tavırlarının Fransa’daki ırkçıların tavırlarından hiçbir farkı olmadığını belirtmeliyim. Le Pen ve Kuzey Kıbrıs’taki ırkçılar aynı dili kullanmaktalar. Irkçı sloganlar, hakaretler ve yalanlar ister Fransızca ister Türkçe, isterse Almanca olsun hep aynı “düşmanca” metinler!

Elbette bu konuda siyasi partiler ve medya büyük bir sorumluluk taşımaktalar.

Türkiye’de ana muhalefet partisi CHP özellikle seçim dönemlerinde Suriyelilere yönelik açıklamalar ile önyargıların artmasına neden olarak toplumsal barışa zarar verebilmekte. Yine aynı şekilde Türkiye’de kendilerini “muhalif” ve “sol” olarak tanımlayan medya organları sürekli Suriyeli sığınmacılara yönelik çirkin manşetler atarak insanları Suriyelilere karşı kışkırtmaya çalışmaktalar. Neyse ki Türkler ırkçılığa karşı çok duyarlı bir millet olduğundan tüm bu kışkırtmalar başarısız oluyor. Sadece iki ya da üç “aptal” bu oyuna gelerek 31 Aralık 2018 günü olduğu gibi kendini “rezil ediyor”.

31 Aralık 2018 akşamı Taksim Meydanındaki kutlamalarda çok sayıda Suriyeli olduğu için “Ve İstiklal Caddesi’ndeyiz, bir tane Türk yok. Geldiğimiz hale bak, bizi bu hale getirenlerin Allah bin belasını versin” şeklinde ırkçı zihniyetini sergileyenlerin gerçekten de “Ve Berlin’deyiz (ya da Köln’de), bir tane Alman yok. Geldiğimiz hale bak, bizi bu hale getirenlerin Tanrı bin belasını versin” diyen Neo Nazilerden hiçbir farkı yok.

“Bir tane Türk yok” dedikleri İstiklal Caddesinde elbette çoğunluğu Türkler oluşturuyordu 31 Aralık 2018 akşamı. Aynı Berlin ya da Köln’de de meydanlarda çoğunluğu Almanların oluşturduğu gibi! Ancak “ırkçıların amacı başka”. Ellerine geçen her fırsatı “yabancı düşmanlığını kışkırtmak” için kullananlar elbette her türlü yalana başvurmaktan çekinmemekteler.

Ancak yukarıda dile getirdiğim gibi siyaset ve medya bu konuda büyük bir sorumluluk taşımakta.

Almanya’da “Türkiye düşmanlığı” ile tanınan yüksek tirajlı bir gazete “terör manşeti” atarken yanına da Müslüman ahalinin gittiği bir caminin resmini koyduktan sonra bir camiye saldırı olduğunda kimse şaşırmamalı. Maalesef öyle de oldu.

Yine Almanya’da medya “terör” söz konusu olduğunda İslam Dini’ni ve onlarca yıldır Almanya’da yaşamakta olan Müslümanları sanki onlar “terörü destekliyorlarmış” gibi sergilemeye devam ettikçe elbette Almanya’da Müslümanlara yönelik düşmanlık artar. 1 Ocak 2019 günü Almanya’nın Essen ve Bottrop kentlerinde bir Alman arabasıyla Müslümanları öldürmek amacıyla ezmeye kalktığında da buna kimse şaşırmamalı. Her gün okuduğu gazetede ve seyrettiği televizyon haberlerinde “Müslümanların ne kadar tehlikeli” olduğu yalanlarıyla beyinleri yıkananlar yarın çok daha tehlikeli olacak maalesef.

Sadece Almanya’da değil. Danimarka’da, Hollanda’da, Belçika’da ya da Norveç’te hep aynı sorunla karşı karşıyayız.

2019’da insanlık için iki büyük tehlike büyük sorun olmaya aday: terör ve ırkçılık!

Terörün ve ırkçılığın dini ya da milleti yok. İkisi de insanlığın düşmanı. Her ikisine karşı kararlı bir şekilde mücadele etmek zorundayız. Almanya’da, Türkiye’de, KKTC’de, ABD’de, Çin’de kısacası her yerde!

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...