İstanbul
Parçalı bulutlu
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

DÖRT AYAK VE İKİ HİKAYE

YAYINLAMA:

Masanın ayakları iyi ama tablası kullanılamaz durumda. Eşi ona neden masayı olduğu gibi dışarı bırakmadığını soruyor. O da evde sıcak ortamda sökmesinin daha kolay olduğunu ifade ediyor. Ona göre masayı alan kişi sökmek zorunda ve soğukta sökmeye çalışmak daha zor. Hurdacının işinin kolaylaşmasını istiyor. Dışarı bıraktığında balkondaki komşusu ne yaptığını soruyor. O da olan biteni anlatıyor. Komşu da aynı masaya sahip ve onun masasının yıpranan yeri de bacakları. İki yarım bir tam etmiş anlayacağınız. Uydurulmuş bir hikaye gibi ama değil. Bir iş arkadaşımla sohbet ederken dinledim. Kendisi İstanbul’a yeni taşındı ve şehre alışmaya çalışıyor.

Diğer bir örnek de evine internet bağlatmakla ilgili. Bulundukları apartmana internet aboneliği bağlatma girişimleri akamete uğramış. İnternetten şirketin en üst düzey yöneticisine ulaşmasına rağmen iş çözülmemiş. Ev sahibinin internetinin ortak kullanmayı hatta ödenecek tüm faturayı üstlenmeyi teklif etmiş. Ev sahibi yanaşmamış. Mobil internet de ancak balkonda çekiyormuş. Soğuk havalarda evdeki işlerini balkona çıkarak halletmeye çalışıyormuş. Karşı komşu balkondan görmüş ne yaptığını sormuş. Olan biteni anlatmış. Adam insaf sahibiymiş ve kendi üzerine bir internet aboneliği açtırıp arkadaşın bulunduğu binaya doğrudan kablo ile aktarmış. Mesele çözülmüş.

Bunu anlatmamın birkaç sebebi var. Toplumsal meselelerimiz komşu hukukunu bilmemekten kaynaklanıyor. Birbirimizi tanıdıkça seviyor, sevdikçe tanıyoruz. Onun için demiş Yunus Emre: “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım…” Eski komşuluklar nerede kaldı diye soruyorsak da cevap hemen yanımızda, komşumuzda.

Komşuluğu geliştirmek sadece keyfimize kalmış bir durum değildir. Peygamberimiz Cebrail’in kendisine komşu hakkında çok bahsettiğini ve neredeyse komşuyu komşunun varisi kılacağını sandığını buyurur. Dini açıdan da kültürel açıdan da önemli. İş arkadaşlarımız da benzer şekilde komşularımızdır ve hatta sosyal medya üzerinde tanış olduğumuz kişilerle de komşuluk hukukumuz vardır.

Dünyamızı genişletmek istiyorsak işe komşularımızı tanımaktan başlamalıyız. Küçük bir selam, ufak bir jest kalpleri açar gönülleri yumuşatır. Sadece insan olarak değil ülke olarak da. Suriyeli komşularımızın dramına kayıtsız kalmamamız ne kadar iyi komşular olduğumuzu gösteriyor.

Bu yazımda geçen örnekleri iş arkadaşımdan dinledim. Yan odadaki komşum olur kendisi. Birbirimizi dinlediğimiz takdirde öğreneceğimiz çok şey var. Bazen küçük gibi görünen detaylar kocaman meseleleri çözer. Tek yapmak gereken herkese Hak nazarından sevgiyle bakmak. Görürsünüz nice düşmanlar dost olmuş, nice mesele kendiliğinden hallolmuş.

Bu dünyadan ayrılıp giderken tıpkı o çürük masanın ayakları gibi dört kişiye ihtiyacımız olacak, bu kesin. Neden en yakınımızda komşularımız olmasın ahirete götüren ayaklar. İyi komşuluk asla yolda bırakmaz.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...