Estonya Cumhurbaşkanı Alar Karis, Euronews Next’e verdiği özel röportajda, yapay zekânın eğitim sisteminde yaratacağı köklü dönüşüme dikkat çekti. Karis’e göre, önümüzdeki yıllarda okulların yapısı kökten değişecek ve bu sürecin merkezinde öğretmenler yer alacak.
“Eğitim, teknolojik dönüşümün başlangıç noktası olmalı”
Estonya, dijitalleşme alanında Avrupa’nın öncülerinden biri. Ancak Karis, yapay zekânın bambaşka bir boyut olduğuna vurgu yapıyor: “Teknolojiden korkmamak gerek. Biz bu fırsatı değerlendirmek istiyoruz ve işe okullardan başlıyoruz. Eğitim her şeyin temelidir.”
Bu yaz tatilinde Estonyalı öğretmenler, yapay zekâ araçlarını nasıl etkili kullanacaklarını öğrenmek için eğitimden geçecek. Hedef, teknolojiyi yalnızca öğrencilere değil, önce öğretmenlere kazandırmak.
Kişiselleştirilmiş öğrenme ve zaman tasarrufu
Karis, yapay zekânın öğretmenlerin iş yükünü azaltabileceğini ve öğrencilerle daha bireysel ilgilenme fırsatı yaratabileceğini belirtiyor. Özellikle ders planlaması ve geri bildirim gibi alanlarda teknolojinin katkısı büyük olacak.
Ancak hızlı gelişen bu teknoloji, etik soruları da beraberinde getiriyor. “Sorun teknoloji değil, gelişim hızı. İnsanları tedirgin eden bu hız. O nedenle akıllı kullanmayı öğretmemiz gerekiyor,” diyen Karis, özellikle eleştirel düşünme yetisinin korunmasının önemine dikkat çekiyor.
Kopyala-yapıştır çağının ötesinde bir nesil
Karis’e göre, bugünün öğrencileri yapay zekâyı yalnızca ödev yaptırmak için değil, yaratıcı şekilde kullanmayı da öğrenmiş durumda. Ancak ödevlerde yapay zekâ kullanımı hâlâ öğretmenlerin tespit etmekte zorlandığı bir mesele. “Bu bir güven meselesi. Öğretmen de, öğrenci de kullandığını açıkça ifade etmeli,” diyen Karis, şeffaflık vurgusu yapıyor.
AI Leap: Küçük bir ülkenin büyük vizyonu
Estonya, yapay zekâyı eğitim sistemine entegre etmek için özel sektörle iş birliğine gidiyor. AI Leap adı verilen program, ilk aşamada 20 bin lise öğrencisi ve 3 bin öğretmeni kapsayacak. Hedef, 2026 itibarıyla meslek liselerini de kapsayacak şekilde 38 bin öğrenci ve 3 bin öğretmene ulaşmak.
Estonya, kendi yapay zekâ sistemini geliştirecek kapasitede olmasa da mevcut teknolojileri kendi diline adapte etme konusunda kararlı. Karis, “Dilimiz küçük olabilir ama yaşamalı. Gençler İngilizceye kayıyor, bu da uzun vadede düşünce yapısını etkiler,” diyerek yapay zekâ araçlarının Estonca desteklemesi gerektiğini savunuyor.
Yapay zekânın savaş gölgesindeki rolü
2007’deki siber saldırılardan bu yana siber güvenlik, Estonya’nın öncelikli meselelerinden biri. Karis, Rusya sınırında yer alan ülkesinin hâlihazırda “hibrit bir savaşın” içinde olduğunu ifade ediyor: “Yapay zekâ da bu savaşın araçlarından biri olabilir. O yüzden okullarda hem teknolojiyi hem de eleştirel düşünmeyi aynı anda öğretmeliyiz.”
“Bilinmeyenden korkmamalı”
Bilim insanı geçmişiyle dikkat çeken Karis, yapay zekâya karşı duyulan korkulara karşı sakin: “Yeni olan her şey heyecan vericidir. Bilinmeyenden korkmamak gerekir. Kurallar, düzenlemeler elbette olacak, ama gelişime açık olmalıyız.”
Estonya’nın eğitimdeki bu dönüşüm hamlesi, teknolojiyi yalnızca araç olarak değil, toplumsal bir dönüşümün anahtarı olarak gören bir yaklaşımı temsil ediyor. Yapay zekânın bilinçli ve dengeli entegrasyonu, geleceğin okullarının neye benzeyeceğine dair önemli ipuçları sunuyor.